RSS

Prof. Dr. Reşit Haylamaz (konferans notları 1)

Esselamu aleykum,
Bu pazar dersaneyi kırıp 3 usta yazarın konferansına katıldım, birbirinden güzel konularla ufkumuzu açtılar Allah razı olsun. Elimden geldiğince not almaya çalıştım, onları sizlerle de paylaşmak istiyorum.
İlk konferans, kitaplarını severek okuduğum gazeteci-yazar Pof. Dr. Reşit Haylamaz'ındı. Çok mütevazi ve duygulu bir insan kendisi, Asrı saadetten ve Efendimiz(s.a.v)'in hayatından örnekler sundu bizlere. 

Efendimiz(s.a.v)'in hayatı, her açtığımızda yeni bir pencere, yeni dosyalar söz konusu. 

Efendimiz(s.a.v)'in hayatı'nın dışında yaşadığımız sorunlara bulduğumuz tüm çözümler başka çözümsüzlüklere kapı açar ve eğer çözüm risalet dönemi/siyer felsefesinde aranırsa asıl o zaman çözüme kavuşulabilir. 
Efendimiz(s.a.v) dünyaya teşrif ettiğinde bugün olan sorunlardan daha az sorun yoktu. Efendimiz(s.a.v) bu ortamı da lehine çevirmeyi başardı, güven veren bir yüzle geldi ve ahlakıyla, doğruluğuyla, herkesin güvenini kazandı. Ona inanmayanlar bile gelip eşyalarını ona teslim ediyorlardı. duruşu dikkat çekiyordu, emin diyenler onlardı, tavırlarıyla güven kaynağıydı.  Medeneniyete beşik olacak bir şehir haline getirdi Mekke'yi.

 "Ki O, elçilerini hidayetle ve hak din ile, diğer bütün dinlere karşı üstün kılmak için gönderdi. Şahid olarak Allah yeter." (Fetih:28)

Allah'ın hoşnut olduğu çizgi Dünya'nın dört bir tarafında yaşanacak. Kafir çırpınsa da bu olacak, engel olunamayacak. Zamanı geldiğinde...

Mücrim(suç, cinayet, yalan vb. her türlü çirkin, zulüm ve günah olan söz, fiil ve davranışları işleyen kimse) mü'min'dir.
  
"Allah içinizden iman edip makbul ve güzel işler işleyenlere kesin olarak vaad buyurur ki: Daha önce müminleri dünyada hakim kıldığı gibi kendilerini de hakim kılacak, kendileri için beğenip seçtiği İslâm dinini tatbik etme gücü verecek ve yaşadıkları korkulu dönemin arkasından, kendilerini tam bir güvene erdirecektir. Çünkü onlar, yalnız Bana ibadet edip hiçbir şeyi Bana şerik yapmazlar. Artık bundan sonra kim küfrana saparsa, işte onlar yoldan çıkıp Allah’a karşı gelmiş olurlar."(Nur:55)

Bu işin fasıkları rahatsız edeceği belirtiliyor. Fasık(Allah'ın emirlerine aykırı davranan, günahkâr, kötü huylu, kötülük yapmayı alışkanlık hâline getiren kimse) da müslümandır, zaman zaman yolunu şaşıran. 

Siz Allah'ın adını dünyanın dört bir tarafında anılsın diye yola çıktığınızda mani olmak isteyenler olacak, takılmayın, yolunuzu Kur'an ve sünnetle aydınlatın.

Efendimiz(s.a.v) hiçbir zaman muhataplarının yanlışları üzerine hüküm bildirmedi, Kur'an neyi emrediyorsa o şekilde davrandı. Kim ne yapıyorsa yapsın, o sadece üzerine düşeni yapacaktı, O(s.a.v) yaşayan Kur'an'dı. Herkesin elinden tutan, cennet yoluna davet eden ve cehennemden kurtarmak için çaba sarf edendi.

Zulmediyorlar diye siz adaletin peşini bırakmayın. 

Efendimiz(s.a.v)'in adını duymamış milyonlarca insan var, duyanların bir kısmı da doldurulmuş, kötü tanımışlar. Bizden bir kusur olmazsa O(s.a.v) bütün dünyada duyulacaktır. 
Efendimiz(s.a.v) bu işi dünya'ya ulaştıracak insan tipini yetiştirdi, örnek hayatı yaşadı. 
İnsanda her yeniye karşı tepki vardır. O dönemde de siyasal sebepler yüzünden tepkiler vardı. Dar'ün Nedve(Kusay tarafından kurulan, Mekke'de Kureyş kabilesinin ileri gelenlerinin toplanıp siya­sal, hukuksal ve idarî konuları görüştükleri, ayrıca nikâh ve benzeri törenler için de kullanılan mekân.) döneminde Efendimiz(s.a.v)'e oyunlar oynuyorlar, O(s.a.v)'nu ortadan kaldırmak istiyorlardı. Siyaset yanındaki şeytansa melek, karşındaki melekse şeytan gösteriyor. Müslümanlık hakkında yalan yanlış haberler üretiyorlardı; ekmeğinizi alacaklar, hayatınızı alacaklar vs. bu günde aynı şeyler var. 
İslam'a miyop(uzaktaki nesneleri zor veya bulanık görme) bakış. Yalan haberlerle Efendimiz(s.a.v)'in önüne duvar örüyorlar ve Efendimiz her seferinde şefkatiyle yaklaşıyordu. O(s.a.v)'na bakış açıları şartlı olduğu için, anlattığı güzellikleri yıkar, dümdüz ederlerdi. O(s.a.v), bunlara rağmen kimsenin cehenneme gitmesine razı değildi.  Onları Allah'a, ahirete davet ederdi.

Sahip çıkılması gereken zamanda dine sahip çıkanlar büyük mükafat göreceklerdir, sonrasında bu işi yapanlar çok farklı. "Sıkıntılar geride kalır, dişini sık sabret" Hz. Hatice(r.a.)
"Siz Allah'a yardım eder, dinine arka çıkarsanız; O da size yardım eder" (Muhammed:7)

Siz üzerinize düşeni yerine getirdiğinizde ne zaman ortada kaldınız ki? 


Sahabe efendilerimiz Efendimiz(s.a.v) bir vazife verdiğinde çatlar, ölür mutlaka yerine getirirlerdi. Mazeret bildirme yoktu, vazifeyi yerine getirme vardı. 

Şimdiki zamanda hizmet için yurt dışında bulunan bir kardeşimiz eşiyle konuşuyor, "biz de neredeyse sahabe efendilerimize yetişeceğiz, hicret ettik hizmet için" diyor. Gece de rüyasında Efendimiz(s.a.v) ve iki sahabeyle birlikte kendini bir aracın içinde görüyor, yan tarafında Efendimiz(s.a.v), arka koltukta da sahabeler. Adam heyecan ve sevinç içinde. Sonrasında  bir uçurumun kenarında buluyorlar kendilerini, arabanın ucu sarkmış, kıpırdasalar uçacaklar, adam üzgün, kaygılı, ne yapsam diye düşünüyor, yavaşça arabadan iniyor ve arabanın arka tekerlerinin önüne koymak için taş arıyor, buluyor da, bir de bakıyor ki, sahabe efendilerimiz araçtan inmiş ve başlarını tekerlerin önüne koymuşlar...
Onlar gibiyiz derseniz, kaybedersiniz.

21 yıl içinde Mekke'de İslam'a evet diyen 186 kişiydi. Çok sertlerdi, ama Efendimiz'in dünyasında hiçbir muhatabını zayi etmek yoktu. Onuru, şerefi, haysiyeti, namusu bunları hiç umursamadı Efendimiz(s.a.v). Onlarla hep yan yana gelmeye çalışırdı, alışveriş yapardı, borç alıp verirdi, mal alım satımında bulunurdu. Hz. Mus'ab 10.000 nüfuslu Medine'de 1 yıl içinde her evde islamın konuşulmasını sağladı. Bugün bunu yapanlar bu yolda ilerlemeli.  Gönlü kazanılmayacak insan yoktur! 
Üzerinde bir damla beşer(insan) kanı olmayan kılıcı, her zaman üzerinde taşıması zorunluluğu olan Efendimiz(s.a.v) savaş istemezdi. Öldürme arzularını kaldırmak için büyük savaş verdi.
Şiddetle çözülen hiçbir mesele yoktur. O an çözülmüş gibi görünse de ileride büyük sorunlara yol açacaktır.

İçinde müslümanlığın, islam'ın konuşulmadığı ev kalmamalı, Efendimiz(s.a.v) o zaman sevinir.

Bütün güçleriyle üzerinize gelirlerse siz en güçlü(c.c)'ye dayanın! O zaman her şeyin üstesinden gelirsiniz. 

Evet, gördüğünüz gibi ben baya iyi not tutuyormuşum :) Şaka bi yana sonuna kadar okuduğunuz için teşekkürler, inşâAllah istifade edebilmişsinizdir, bazı bölümler karışık yada saçmaysa o tamamen benim not tutmamdaki karmaşadandır, affola..