RSS

İman ehemmiyeti


"Îmanda ne kadar büyük bir saadet ve ni'met ve ne kadar büyük bir lezzet ve rahat bulunduğunu anla..." (Sözler:2)

Biraz iman üzerine konuşarak tefekkür ibadetini yerine getirmiş olalım... 

İmanımız bize ne gibi artılar getiriyor sizce? 

Hiç düşünüyor muyuz? Hak dinin İslam, hak kitabın Kur'an, tek yaratıcının Allah(c.c) ve hak peygamberin Muhammed(s.a.v) olduğuna inanmanı faziletleri neler?..

Ben çok fazla düşünmediğimi farkettim, birlikte düşünelim şimdi...
Yukarıda yaptığım alıntı'yı cevaplandıracak olursak;

İmandaki saadet ne olabilir?

Bence şöyle düşünülebilir; İnsan olarak aklımızın olması sebebiyle bir yaratıcının varlığını bilmek, ona inanmak, güvenmek saadet verir. Çünkü her şeyin Allah'tan geldiğini, onun korumasında olduğunu bilmek huzur verir... Mesela ölümden sonra (her ne kadar cehennemde varolsa da bunu hak edip etmemek elimizde) yok olmayarak ebedi alemde varoluşa geçecek olduğumuzu bilmek/buna inanmak çok güzel. 

Hiçkimsenin sizi sevmediği, düşünmediği anlarda bile Allah'ın her zaman sizi görüp gözettiği ve sevdiğini düşünmek saadet sebebidir/olmalıdır....


Ya İslam'ın nimet olduğunu ne kadar biliyoruz?..

Benim bunu duyduğum an aklıma ilk gelen diğer Avrupa medeniyetlerinde aile yapısının çarpık hatta böyle bir kurumun hiç olmayışı...

Her ne kadar ülkemiz adına karamsar konuşsakta hala aile yapısı bozulmayan nadir ülkelerden Türkiye. Bununla gurur duyuyorum ve buna en büyük vesile de elbette ki imandır...
Eğer İslam dini mensubu olmayıp dinimizin sınırları içesinde yaşamayı seçmeseydik, zina yoluyla meydana gelen nesiller yetişecekti... Evlilik diye bir kurum çokta önemli olmayacaktı. Dinimizi hükmü olan anaya babaya saygı sevgi, akrabayla olan/olması gereken samimi hasbihal gereksiz gibi duracaktı... 
Bunları düşününce İslam'ın ne büyük nimet olduğunu anlayıp şükrediyorum/etmeliyiz...

Ya lezzet? Dinimiz bize lezzet veriyor mu?

Her sabah uyandığımızda besmele çekiyor muyuz? Güne başlarken yaradanımızı hatırlayıp mutlu oluyor muyuz? Bizi her zaman koruyup gözeten Rabbimizin gün boyu bize eşlik edeceğini bilip onun himayesinde olmaktan lezzet alıyor muyuz? Alıyorum/almalıyız....

İslamda rahat var mı? Helal dairesi keyfe kafi midir?

Bunuda sadece Tevekkül'le açıklayacağım... 
Başımıza gelen olayların sonucunu Allah'a bağlamak çok büyük rahatlıktır.
Rahatlık; amaçlar uğrunda çalışıp neticeyi Rab Teala'dan beklemek, sonucun benim için hayırlı olanını ver Allah'ım demek/diyebilmektir...
Eğer inancımız olmasaydı, başımıza gelen olaylara farklı yorumlar getirebilir, olaylar intiharlar, ölümler, kinler, kavgalarla bile sonuçlanabilirdi... Ama islam sayesinde diyoruz ki; "demek hayırlı değilmiş olmadı." "nasip değilmiş" "Allah daha iyisini verecektir" bu yorumları yapmamıza vesile olan şey İslam'ın rahatlığıdır...


"Ey insan! Senin önünde iki yol var. Birisinden gitsen, dünyevi üç beş kuruşluk gayrimeşru lezzet, sefahet ve günahların zilletiyle kâinatın esfel-i sâfilînine gidersin. Diğer yoldan gidersen, meşru helal daireye iktifa etmekle, kulluğun, ibadetin ve duanın izzetiyle âlâ-yı illiyyîn-i şerefe çıkabilirsin."
 (Hz. Mevlana/Mesnevi)

اَلْحَمْدُ ِللّهِ عَلَى دِينِ اْلاِسْلاَمِ وَ كَمَالِ اْلاِيمَانِ

Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve beraketuhu...

Can düşmanı/m

Kendisiyle tanışmamız iki gece önceydi...
O ince sesi kulaklarımdaydı, biran önce ondan uzaklaşmak istiyordum... Yatağımdan kalktım, uyku sersemi elime geçen ilk şeyi etrafıma savurmaya başladım ve penceremi açtım... Uzaklaşmasını, yok olmasını hatta ölmesini istiyordum...

Sessizlik hakim oldu biran, gitti, yok oldu sandım... Ama yanılmışım, sabaha kadar karabasanım olacaktı... Gece böylece yaşandı ve bitti... Bir daha uğramaz, kurtuldum diyordum ki!!

Dün gece yanıldığımı anladım, saat sabahın 3'ü... Sesini duymamla gözlerimi faltaşı gibi açmam bir oldu... Savaşmayacaktım onunla, zaten sesini duymadan önce yüzüme izini bırakmıştı... Kalktım, yastığım ve battaniyemle salona geçip uzandım, ve ardından o kulaklarımı sağır edeceğine inandığım ince sesi!... Beni salona kadar takip etmiş, iyice yerleştikten sonra da kulağımın dibinde bitivermişti...

O an anladım yazdan kalma intikamını almaya geldiğini... Gitmeyecekti, yok olmayacaktı, önce beni bezdirmeliydi, uykularımı bölmeli, canımı acıtmalıydı...

Salonda uyuyamıyordum, sürekli yağan yağmurun sesi ve rüzgar kulaklarımı kemiriyordu... Kalktım üstümü başımı yatağımı yastığımı... silkeledim, pencereyi açtım, serin havayı içime çektim ve tekrar yatağıma uzandım... Sesi çıkmıyordu, Bir an  beni NEMRUT gibi burnumdan girip beynime yol alarak öldürmek isteyebileceği aklıma geldi!!  Feci tırstım, kafamı battaniyenin altına gömdüm, uyumuşum....
Birbirimizle ilgili öldürücü planlarımız var...

Evet o beni yaz boyu canımdan bezdiren sivrisinekleri anlatmıştım, geri döndüler :((
Nedir benimle alıp veremedikleri bilmiyorum, ama hayatımı karartmaya devam ediyorlar...

Aşkın gözyaşları...

Esselamu aleyküm...

Okuduğum kitaptan bahsedeceğim, aşkın deryasına dalacağız birazda :)

Aşkın Gözyaşları Sinan Yağmur'un ikinci kitabı olmasına rağmen o kadar ustaca yazılmış ki, büyük bir emeğin ürünü olduğu ortada...Kitap çıktığı ilk günlerinde çok satanlar listesine girdi ve olumlu eleştiriler aldı....

Beni kitaba çeken şey kapak resmiydi :)
Arka kapağını bile okumadan aldım, ki bunu hiç yapmam...
Pişman olmadım, bence 10 üzerinden 10'du...

Tahmin edeceğiniz üzere kitap, Şems ve Mevlana aşkı çerçevesinde ilerliyor...
Ama benzerlerinden farklı olarak bu sefer Şems'in anlatımıyla okuyoruz yaşananları...
Kitap, daha önce okuduğumuz kitaplardaki birçok önyargıyı çürütür nitelikte... Şaşıracaksınız...

Şems'in hayat hikayesini alışılmışın dışında Mevlana ile tanışması ve sonrası değil, öncesini de okuyoruz bu sefer... Çocukluğunu, gençliğini... Sırlı hayat hikayesini... Mevlana'yı nasıl sınavlardan geçirdiğini, Konya halkıyla olan münasebetini, Kimya hatun'la aralarında yaşanan saf aşkı.... hüzünlenerek, iç çekerek okuyacaksınız...

Kitapta altını çizdiklerimden tadımlık... (:

*Birgün Urfa'da bir adam gördüm. Kırbaçlandığı halde çıkmıyordu sesi. Kırbaçlandıkça susuyordu. Peşine takıldım ve niçin kırbaçlandığını sordum. Bir kadına âşık olduğundan bu hale düştüğünü söyledi. "Bu kadar acı çektiğin halde neden ses çıkarmadın?" diye sordum.
"Sevgilim bana bakıyordu" dedi.
Bunun üzerine kendisine: "Ya yüce Allah'ın seni hep gördüğünü bilseydin!" dediğimde haykırarak yere düştü.

*Caminin duvarının dibinde birisinin yüksek sesle şöyle dua ettiğine şahit oldum,
-Allah'ım bana rahmet kapısını aç.
-Allah'ın rahmet kapısı kapalı mı ki açmasını istiyorsun? Rahmet kapısı her zaman açık. Kapın açık mı sen ona bak!
-Nasıl dua edeyim?
-Günahları terk etmekten daha güzel dua mı var? Sen dünyayı ahirete götüremeyeceğine göre. Öyle yaşa ki dünya seni ahirete götürsün.

*"Yarın ola aşk ola..."

Aşkla... (:

Yoksa sizde nabza göre şerbet verenlerden misiniz?

Kanımı donduruyor bu durum.... O kadar sahte, o kadar yalan ve o kadar gereksiz ki...
Neden kaynaklanıyor bu ?..

İnsanların kendilerine olan güvensizliklerinden mi?
Yoksa fikirlerine olan güvensizliklerinden mi?
Yoksa bunlarla hiç alakası yokta,
Amaç sadece yalakalık mı!...

Yazıklar olsun bu insan(!)lara...
Böyle insanları çok görürüz etrafımızda,
Kendilerine yandaş bulurlarsa o fikri savunmaya devam eder, yüklenir de yüklenirler...
Yok bulamazlar ters teperse, hemen o dahiyane fikirlerinden U dönüşü yaparlar...

'Yok ben öyle demek istememiştim', 'Seni tenzih ederim', 'Sözüm meclisten dışarı'...vs..
Kardeşim ortaya bir fikir atmışsın, bir kesime hitap ediyorsun, bir cemmat hakkında konuşuyorsun!...
Eğer bende bu insanlardan biyirsem elbette senin ettiğin laf bana da gelir!..
 Yoksa o dahiyane fikrini karşında bi savunucusu olduğunda tartışacak gücün/cesaretin yok mu?
Zaten senin amacın sadece bir kesimi karalamak mı? yada sadece boş(!) konuşmak... Birilerini zan altında bırakmak!..

Madem bir fikrin var, arkasında dur!
Kendi doğrularını savun,
Bilgi sahibi olduğun şey hakkında konuş!
Yada sus!...

Konuşmasını bilmiyorsun, bari susmasını öğren!...

Yansımalar II

* Sonbahar mevsiminde miyiz? Yoksa direk kışa geçiş mi yaptık bilmiyorum... Dün sıcaktan terlerken, bugün bırr üşüyorum... Geçtiğimiz 1000 yılın en soğuk kışı olacakmış diyorlar. :) Hayırlısı...

*Karşımdaki için üzülüyorum, çaba sarfediyorum, ama o kendi için bu çabayı göstermiyorsa bırakmak gerektiğini anlıyorum... Geçte olsa...

*Hayatımda yeni bir boyuta geçiyorum, mezun oldum... :) Başarmak istediğim şeyler için atmam gereken ilk adımı attım... Bundan sonra beni daha zor şeyler beklese de, olsun, ilk adımı attıktan sonra gerisi geliyor... Huzurluyum...

*Sürekli kitaplarımı aldığım sahaf, beni hep kazıklıyor... Ordan alışveriş yapmamın sebebi aslında o çifti çok sevmemdi.. Ama artık bitti, uğramak yok.. Dost kazığında son raund dündü...

*Uzun zamandır almak istediğim Mevlana/Mesnevi'yi dün kendime mezuniyet hediyesi olarak aldım :) Tabi kitapçıya girdiğimde dayanamayarak birkaç kitap daha aldım; İskender Pala/Babilde Ölüm İstanbulda Aşk, İskender Pala/İki Dirhem Bir Çekirdek, Cezmi Ersöz/Şizofren Aşka Mektup...

*Dün akşam sevdiğim ve bana değer verdiğine inandığım dostlarımla birlikte mezuniyetimi kutladık, mutluluk paylaştıkça çoğalan, keder paylaştıkça azalandır... Keyifliydi... Ama bu dostum dediğim insanların arasında en olması gereken yoktu... Çünkü herzamanki gibi bahaneleri vardı... Israr etmedim, yine herzamanki gibi daha sonra  telafi edeceğimizi falan söyledi.. Kırıldım.. Şunu demek istedim o an; ben evlenirken düğünüme de gelmezsin, daha sonra telafi ederiz... Dost herzaman yanında olandır, olması gereken zamanlarda yok olup daha sonra telafi eden değil!...

Yine söylemek istiyorum;
"Karşındaki senin ona verdiğin değerin kıymetini bilmiyorsa, bırak kendi değersizliğiyle kalsın...."

Mutlu haftasonları...

Mim... Konumuz itiraflar..

Daha yenice bir mimden sıyrılmışken, yine mim radarına yakalandım :)) Bu seferde beni @life mimlemiş. Mimin konusu hayli ciddi. 5 küçük itirafta bulunacakmışım, diyorum ki itiraf nedir? Vakt-i zamanında yaptığın ve herkesten gizlediğin hatalardır.. Ben şimdi bu hatalardan bahsedip sizleri günahıma şahit mi kılayım?... :) Ama bikaç masum itiraftan birşey olmaz diyerek başlıyorum;



1- Babamı kaybettiğim ilk yıllarda sürekli rüyamda onun hala hayatta olduğunu görür, kan ter içinde uyanırdım.. Uzun süre babamın gerçekten ölüp ölmediğini düşünür, şüpheye düşerdim...

2- Kitap okuma sevgim aslında ilkokul yıllarımda başlamıştı, ama neden bilmiyorum daha sonra soğudum.. Lisedeki rehber öğretmenim zorla okutturana dek... :) Yalan bile söylerdim okudum diye, ama zamanla bana inanmayıp özet istediği için mecburen okumaya başladım... Bir süre sonra da tutkuya dönüştü :) Şimdi her görüşmemizde bundan bahseder güleriz birlikte...

3- Küçüklüğümde her çocuk gibi, ateş ve kibritle oynamayı çok severdim... Evimize misafir geldiği bir akşam, balkonumuzdaki küçük sepeti yakmıştım, ablam duman kokusuna gelip  sepeti söndürmeseydi ev bile yanabilirdi... Kibritle olan kuvvetli bağımız uzun süre kopmamış ve ben birçok acılı vakaya imza atmıştım...

4- Hayatım boyunca bir kez kopya çekmeye yeltendim. Onda da kıpkırmızı suratla etrafıma bakınırken, öğretmene yakalanıp başka bir sınıfla tekrar sınava girmek zorunda kalmıştım..

5- Öss'ye hazırlık dönemimde kaldığım yurttan, arkadaşımın ısrarııyla bir gece konser için kaçtık. Korktuğu için bizimle gelmeyen arkadaşımızı da, bekçilik yapması için yurtta bıraktık. Biz tırsarak konser alanına giderken tanıdık biri bizi gördü ve yurda geri bıraktı... Çok utanmıştım...

Benden bu kadar... :) Mim'i isteyen herkese paslıyorum...

Mim ve Cuma...

Uzun süredir mim gelmemişti bana, ta ki düne kadar.. 
Mim postlarını okurken hemen listede adım var mı diye bakar, olmadığını görünce de, bir oh çekerdim :)) Mim cevaplamayı pek sevmiyorum... Ama bazı mimlerinde konusu ilgimi çekiyor, bu seferki gibi.. 
Konumuz; Yerinde olmak istediğiniz ünlünün İsmini ve resmini yayınlayın ve neden onun yerinde olmak istediğinizi açıklayın..



Bu sefer beni мγdяєaм mimlemiş. Kendisi aramıza yeni katılmış olmasına rağmen çok aktif ve takip listesi şimdiden çok kalabalık :) Güzel paylaşımlara diyorum ve mimi cevaplamaya geçiyorum hemen...

Cevabım; Elif ŞAFAK.. 

Bu kadınla doğru dürüst tanışmam AŞK isimli romanıyla oldu, ama daha sonra da peşini bırakmadım, okudum, okudukça sevdim... 

Yazı ve kitaplarını severek okuduğum, görüşünü benimsediğim, yaşam tarzına ve olaylara yaklaşımına hayran kaldığım, imrendiğim isimlerin başında gelir.. :) 
Herşeyini seviyorum kadının ya hu :))







Bende terkedilemez görevim olan mim paslamaya geçiyorum, hazır olun :))

Cevaplarsanız mesut bahtiyar olacağım efendim :)) 

Cumamız mübarek olsun Dost'lar... Dünya fani, ömür kısa, Rabbim ömrünü faydalı geçirenlerden eylesin cümlemizi... Yaşamında ölümünde hayırlısını, en güzelini nasip etsin mevla... Cümlemizi doğru yola ulaştırsın ve o yolda daim eylesin... Dünya çok cezbedici, haramlardan sakınmak çok güç, faize herkes karışmış durumda, cinayetler vurup kırmalar hat safhada... bunlar için çok dua etmeliyiz, Rabbim bu dünyayı bizler için konakladığımız güzel bir bahçe eylesin... Dünya ve ahiret saadeti versin, ömrümüzü bereketli kılsın... 
Ecmain...

Müslüman'ın müslüman'a yaptığı dua günahsızdır ve melekler Amin der, Günahsız ağızla;
Rabbim beni anamı babamı ve tüm inananları bağışla, Bizleri cennetine giren Cemalini gören kullarından eyle...