RSS

Gündemden:

Esselamu aleykum ve rahmetullah...

Gündemdeki birkaç haberden bahsedeceğim bugün...
İsyanım Rabbe değil, isyanım insanlığa, insan olduğunu düşünerek hayvandan daha aşağı derecede duran yaratılmışlara!

Yaklaşık 1 haftadır haberlerde, gazetelerde mutlaka okumuş/görmüşsünüzdür Kayserili çocukları: Ahmet, Dilruba ve Türkan.  
Bundan 1,5 yıl önce Ramazan bayramında evlerinden şeker toplamak için çıkmışlardı ve bir daha dönemediler sıcak yuvalarına, yollarını gözleyen annelerine...
1,5 yılda taramadık  yer bırakmayan polis, maalesef 70 mt. ilerdeki katil komşuyu 1,5 yılın sonunda buldu.

İnsan olanın başına elbette herşey gelebilir, bu dünyaya da imtihan için gönderildik sonuçta sabrımız ve şükrümüzle sınanacağız. Lâkin bu vahşeti yapan, göz yumanlar cezalarını bu kadar geç mi çekecek?!..

Katil komşu çocukları kapısına geldiklerinde içeri alarak her birine ayrı odalarda kıymış. Cesetlerini de Yozgattaki bir piknik yerine gömmüş ve defalarca orada piknik yapmış! Vicdansızlığın ve soğukkanlılığın böylesi değil mi?..

Şaşılacak bir şey daha, ölüm haberini aldıktan sonra bile gözlerini yollardan alamayan aileler bu haberi polisten değil, haberi netten okuyan yakınlarının başsağlığı aramalarından ve TV'lerden öğreniyorlar! Zaten insanların canları burunlarında, her dakika bir ömür gibi geçiyor, bu kadar da vurdumduymazlık olur mu? dedirtiyor insana!

Ve bu sabah haberlerde izlediğim, kanımı donduran bir başka haber de İstanbul'dan. Fırat... Sadece 9 yaşında. Onun acısı daha başka dağladı yüreğimi, üvey annesi ve üvey anneannesi tarafından öldürüldü. Zanlılar cesedi parçalara ayırmış, sokak sokak  dağıtırken birkaç kişinin şüphesiyle polisi araması üzerine yakalandılar. Baba ve üçüncü evliliği olan bu gürcü kadın, sürekli Fırat'ı aç bırakıyor, dövüyor, çalıştırıyor ve kimliği olmadığı için okula bile gidemiyorlardı.
Bunlara şahit olan sorumlu(!) komşularsa ara sıra Fırat'a yiyecek birşeyler vermekle yetiniyorlar

Fırat'ın ölüm şekli, cesedinin parçalara ayrılması... Aklım beynimden çıkacak gibi oluyor, küçücük yaşında bu kadar acı çekti ve kara toprağın altına girecek şimdi...Ölüm artık Fırat için bir kurtuluşmuş gibi görünüyor, ama sorumluları dünya ve ahirette cezalarını çekecek şüphesiz! Uçkur düşkünü baba da, vicdansız üvey anne de ve o pek sorumlu komşular da!

Bugün İbrahim Tatlıses iyileşti diye kurban kesen de, sadece açlığını giderecek kadar yiyecek verip komşusunu derdiyle başbaşa bırakan da, hiçbiri umrunda olmayıp kendi türküsünü çığıran da bizleriz. Müslümanlığımızı bela zamanı ilan edip gereğini yap(a)mayanlar da bizleriz. 

Hesap günü için biraz daha korkmalıyız sanki?!... 

Bu yazı şurada ve şurada  da yayınlandı.

Yansımalar

Esselamu aleykum ve rahmetullah..

*An itibariyle bloguma girebilmenin, üstüne yazı yazabilmenin heyecanını yaşıyorum, tabi yayınlayabilir miyim o ayrı bir durum göreceğiz.

*Yasak kalktı ama kullanıcılara eziyet kalkmadı, süreç birkaç gün sürecek diyerek bakalım daha ne kadar süründürecekler...

*Ramazan'da yıllık iznimi kullanarak İstanbul'a gitmeyi planlıyorum ve o zamana kadar elimde CanonEos550D'm olsun istiyorum, dualarınıza beni de ekler misiniz?

*Birşeyleri unutmak için somut anılarını silmek, ortadan kaldırmak, sonra yeniden görmek istemek, özlemek, ama tabi daha önceden yok ettiğin için kendine kızmak ve daha çok özlemek...

* İçinde varolan boşluğu ancak Rabbinle doldurabileceğine inanmak, itaat ve daha çok ibadete sarılma arzusu.

*İnsanların birbirine emir kipiyle hitap etmesine kızmak, eskisinden daha çok kızmak. Hazmedememek.

*Eğer konuşacaksan hayır konuş yada sus, hele birde öfkeliysen kesinlikle yut yut yut.

*Sokağa tüküren insanlara da daha çok kızmak, kusmamak için kendini zor tutmak. (birde bunu hemcinslerinin yaptığını görmek :r )

*Eğer üst bir makamdaysan altında çalışan elemanlara dinlemeden hüküm vermemek, onurlarını zedeleyici hakaretlere maruz bırakmamak.

*Evde hayvan besleme fikrini göğe bakma durağı;Anne'ye açmak, kabule yakın duruma getirmek. (Bu korkuyla nasıl olacaksa, minnoş bir kedi sahibi olmak)

Not: bloglarınıza zor bela girdiğim anlarda yorum yazıyorum ancak gönderemiyorum, çatlayacağım! :r

Not2: Görsel hakkında birkaç kelam etmem gerekirse, bir FB'li olarak GS'li arkadaşlarıma hediyemdir :)

Oldu-Bitti/mi?...

Esselamu aleykum ve rahmetullah..

Son içlenmemin üzerinden bir hafta geçmedi ki, blogspot üzerindeki yasak kaldırıldı! Yasağın başlangıcında olduğu gibi kaldırılması da birkaç gün sürecek. Yasak kaldırıldı ama tüm yazma iştahımızı da yanında götürdü... Yasak kalksa bile onca kullanıcının mağdur edilmesini, hiçe sayılmasını bir türlü hazmedemiyorum. Birkaç kendini bilmez cezalandırılacak diye suçsuz insanların da suçlu muamelesi görmesi, aklım almıyor bu adaleti... Belki de bazı insanlar prim kazandı bu yasaktan! Bilemiyoruz ki, doğru dürüst ne bir açıklama yapılıyor ne bir aydınlatıcı beyan. Burası Türkiye her an her şeye  maruz kalabiliriz, hiçbir şeye şaşırmamalı. Neyse kapatıyorum bu tatsız konuyu, bir daha yaşamamak umuduyla.

Ödül ve mim yazılarını pek yazmasamda bunu paylaşmadan geçemedim :)
Bloglarda dolaşan Okuması En Keyifli Blog Ödülü'nü çok değer verdiğim ve bloglarını okumaktan daima haz aldığım birkaç arkadaşım da bana göndermiş sağolsunlar, onur duydum :) Sevgili E.n.k. , Yusuf , Medanşeri , Tespih Taneleri hepinize çok çok teşekkür ederim, sizin gibi kıymetli insanlar tarafından bu ödüle layık görülmek beni çok sevindirdi, varolun.. 

Bende takip ettiğim tüm arkadaşlarıma gönderiyorum bu ödülü, hepinizin ismini anamayacağım ama büyük keyifle okuyorum, çok kıymetlisiniz benim için :) Birkaç arkadaşımın ismini belirtmeden geçmeyeceğim elbette, Sevgili Mehmet AdınSeyhan  , Kupa Kızı , Ayci , Derin , Zeynep , vesselam , Pabuç , Taze Kahve...

Kıymetlilerim: Varolun, hep.. ^_^

Yazmazsam çatlayacaktım, yazdım rahatladım.

Esselamu aleykum,


Kızgınım yine, birilerine bir şeylere... Öğrenemedim gitti haddinden fazla sevmemeyi/bağlanmamayı... Her seferinde öğütlüyorum halbuki; bak sevme, bağlanma üzüleceksin, kırılacaksın... Ama insanız işte, fıtratımızda da var bazı hassasiyetler;sevmek, aidiyet duygusu... Beceremiyorum başka türlüsünü.
 

Kimi/neyi sevsem gitti... 


*Babamla barıştığımızın ertesi sabahıydı öldüğü gün.(Kaybetmeyi ilk o zaman öğrenecektim: yaş 12)
*İlköğretimden en yakın arkadaşımla ayrı düştük.(Kardeşten öte,candı)
*Lisede en sevdiğim öğretmenim gitti.(Ona sadece öğretmenim demek büyük haksızlık olur)
*Stajerlik dönemimde en sevdiğim hocamın tayini çıktı.(Ablaydı)
*Hep ailemden ayrı yaşadım, özlemle, hüzünle geçti, çocukluk, gençlik.
*Ev arkadaşlarımla tam alıştık kaynaştık, birinin tayini çıktı, gitti.(Zeynep'm)
*Kalanımla iyiyiz hoşuz dedik, annemler geldi. (Nurdan'm)
*Aileme kavuştum, eski evime ve arkadaşıma hasretim.
*Blogspota alıştım, yedek kulübem dedim buradan da atacaklar.
*Blogdaki kardeşlerimi hiç sanal görmedim, hepsine yüreğimde odacıklar açtım, bir bir gitmekteler.
*Ve daha ötelerini anmaya yüreğim yetmez...


Bir şeyin/birilerinin üzerine titrediğimiz/kaybetmekten korktuğumuz zaman, kaybedeceğimiz ana çok yaklaşmışız demektir.
Sevmemeli, gönül bağlamamalı toprağın üzerinde gördüğümüz hiçbir şeye, dünyaya dair sevdiğimiz ne varsa içimizi acıtacak, ya dünyada ya ahirette.


Gidenlere selam olsun! Elbette her şeyin bir sonu var...



İçlenmeler...

Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve beraketûhû..

Başnot: Bu yazı çok pis sinir, stres, üzüntü ve moral bozgunluğu içerisinde yazılmıştır...

*Blogumadokunma adı altında yürütülen protestoya tüm sosyal paylaşım ağlarından katılmaya devam ediyorum. Blogumu wordpress'e taşıdım ancak asla oradan devam etmeyi düşünmüyorum, sadece yazdıklarım kaybolmasın diye aldım bu önlemi. Blogspotta yazmaya başladım, böyle de devam edecek, bu benim hakkım kimseye vermem, hiçbir yere gitmiyorum arkadaş, direnişe devam!

*Türkiye'de yaşamak zor, çok zor. Ülkemi seviyorum, gerekirse düşünmeden uğrunda canım feda! Ama insana her gün isyan etmek için sebepler silsilesi sunabiliyor, şaşırmamalı...

*Şuana kadar blogu ve burada edindiğim dostlukları kaybedebileceğim ihtimali hiç aklıma gelmemişti. Bir anda bozguna uğradım resmen. Çok üzgünüm. Sizlerin samimi/içten yazı ve yorumlarınız anlamsız anlamlarımı anlamlandırdı çoğu zaman(karmaşık bir cümle gibi görünse de aslında hiçte öyle değil :p ). Hepinizi çok ama çok seviyorum... (,'')

*Dün eski evime gittim, ev arkadaşım çok mutsuz, alışamadı bensizliğe. :) Enaniyet olarak algılanmasın lütfen, çok iyiyim/hoşum değil mevzu, kardeş gibi oluyorsun zaten bir süre sonra ev arkadaşınla, dile kolay 2 sene geçirdik birlikte. Ben annemlerin curcunasından yokluğunu çok hissetmesemde, onu anlayabiliyorum. Oturduk konuştuk geç saate kadar, özlemişiz. :) Orda uyudum, eski yatağımda falan bi tuhaf oldum... Zaten sahiplenme dozunu bir türlü ayarlayamıyorum ben, hep haddinden fazla... Sabah evden çıkarken çok kötü oldum yine, alışmak zor olacak bu duruma, hazmetmek...

*Annemlerle hayat da tam gaz devam etmekte. Her şey  arzuladığın gibi gerçekleşmiyormuş maalesef. Tamam annem, kardeşim seviyorum canım feda ama... Ne bileyim ama'lar uzar gider :r Farkettim ki ben büyümüşüm, yalnız/bağımsız yaşamaya da baya bi alışmışım yeni düzene alışmakta güçlük çekiyorum...

*KPSS zombisi de başımda, her gün yeni bir plan/proje, hayal... Olmadı şöyle olur, olmadı böyle yaparım'lar... :r

*Birde şurada civildeşiyorum günün her anı; sıkıntı/sevinç/üzüntü/...vs.  sizlerden haber alamama korkusu sardı bünyeyi, yamacıma gelin dostlar :)

Öperim yüreklerinizden, fi-emanillah!

Bloguma Dokunma!

Dünden beri dolaşan bir haber, bloglarda yayınlanan maç linkleri ve hükümete yapılan eleştiriler nedeniyle blogspot'un kapatılması kararı alınmış.
Güzel ülkem her şeyde olduğu gibi, çözüm bulmak yerine tamamen ortadan kaldırmaya ve kendi özgürlüğü için başkalarının özgürlüklerini kısıtlamaya devam ediyor!

Benim blogumda bir sıkıntı yok, rahatça girip, yazı ve resim yayınlayabiliyorum ama birkaç gündür bloguna giremeyen, bu blog mahkeme kararıyla engellenmiştir yazısıyla karşılanan arkadaşlar var. Bu hareketi kınıyorum ve tüm kullanıcıların da bu protestoya destek vermelerini istiyorum.
Blog yazmak hepimizin özgürce düşüncelerini yansıtmasına bir vesiledir ve başkalarının hakkına saldırmadıkça bu hakkımız engellenmemelidir. Sorun neyse giderilmeli, diğer kullanıcıların hakları kısıtlanmamalıdır!