RSS

Okudum:10 Zülfü Livaneli/Serenad

Esselamu aleykum..

Bu kitabı okurken kulağımda hep bir keman sesi... Zaten kemanı çok seven ben bu kitaptan sonra daha da sevdim :) 

İlk kez başkahramanı bir kadın olan ve seslendireni de aynı kişi olan bir eseri erkek bir yazardan okudum. ( Baya karaşık bi cümle oldu ama anlayacağınızı ümit ediyorum. ) Şaşırtıcı ve çok güzeldi.. Kadınların duygu ve düşüncelerini anlayan ve aktarabilen, yegane yazarlardan biri bence Zülfü Livaneli. Yazar hikayeyi öyle güzel anlatıyor ki, hiç sıkılmadan ve olayların tüm ayrıntılarını hiç atlamadan aklınızda tutabiliyorsunuz. (Bu benim nadir yapabildiğim bir şey çünkü. ) Bu da romandan uzaklaşmamanızı sağlıyor, ben çok kısa bir sürede okudum, sayfa sayısı 481 ama bu sizi korkutmasın çünkü puntosu biraz büyük ve kitap çok akıcı olduğundan hızlı ilerliyorsunuz. Bazı bölümler tarihten bilgi aktarıyor, şaşırarak, heyecanla okudum. Çok önemli bir eser, okuyun efendim.


*''Bu dünyada sana kötülük yapmak isteyen insanlar çıkacak karşına, ama unutma ki iyilik yapmak isteyenler de çıkacak. Kimi insanın yüreği karanlık, kimininki aydınlıktır. Geceyle gündüz gibi! Dünyanın kötülerle dolu olduğunu düşünüp küsme, herkesin iyi olduğunu düşünüp hayal kırıklığına uğrama! Kendini koru kızım, insanlara karşı kendini koru!''

*''Her iktidar adam öldürür mü?''
''Evet! İktidar zulüm demektir. Hele denetlenemeyen iktidar.''
''Peki, iyi insanlar iktidara gelirse''
''Öyle şey olmaz''
''Neden?''
Acı bir gülümsemeyle açıkladı:
''İyi insanlar iktidara gelmez, gelse bile iktidar onu bozar, zalim yapar.''


*''Evet'' dedi. ''Siz bile adam öldürürsünüz. Çünkü iktidar olmanın başka yolu yok. Eskiden daha açık yapılıyordu, şimdi daha gizli.''
''Ellerini çekip daha yumuşak bir sesle devam etti.
Dolaylı olarak öldürürsünüz, ölümlere neden olursunuz, ama bir şekilde, iktidarınızın sürekliliği öldürmeye bağlı olur. Belki şu anda böyle bir şey yapamayacak bir yapıdasınızdır. Ama iktidar yolu zorlu bir yoldur. Uzun bir yoldur. İnsanı dönüştüren bir yoldur. Ancak iktidara hazır hale geldiğinizde, gerektiği kadar değiştiğinizde, bu yolu tamamlayabilirsiniz.
''


*İnsanların kendi milletini veya kendi inancını diğerlerinden daha üstün görmesi, ne korkunç olaylara, ne büyük acılara neden oluyordu bu dünyada!

Keyifli okumalar..
Vesselam.

Yansımalar...

*Bazı insanlar öldüğünde ''hakkım varsa helal olsun'' demekle yetiniriz. 
Onları ne özleriz, ne de ölümlerine üzülürüz. Bazen de arkalarından, yalnızca gözyaşı dökeriz, kırgınlık ve kızgınlıktan...

Bunlar hiç olmasa...

*İnsan hayatındaki hiç kimseye nefret beslememeli, küsmemeli, kırılmamalı. Çünkü ölüm var....

*İnsan yaşlandıkça fikirleri değişiyormuş, nefret ettiğini sandığı şeyleri özleyebiliyormuş mesela.. 

*Evde yine çiçek büyütüyorum, seviyorum... 

*Eve kedi almaktan da vazgeçtim, temizlik takıntım arttı. Ve eve kedi alsam bile sevemeyeceğime karar verdim.

*Eski dosttan düşman olurmuş, öğrendim...

*Hayatımızda olan herkesin varlığının kıymetini bilmeli ve bir gün (biz hiç istemesekte) hayatımızdan kayıp gideceklerini aklımızdan çıkarmamalıyız...

*Arkamızdan dua eden insanlar varsa, bunu Allah'ın bir lütfu olarak görmeliyiz.

Vesselam...    

Okudum:9 Hakan Günday/Kinyas ve Kayra

Esselamu aleykum ve rahmetullah..

Son kitap yorumumun üzerinden iki hafta kadar geçti sanırım. Ama bu kitabı bu kadar geç bitirmemin sebebi tembelliğim değil, kitabı hazmedişim sayın okur! Daha önce böyle bir kitap hiç okumamıştım, baya karmaşık ruh hallerine büründüm zira okurken; korktum, kızdım, iğrendim, üzüldüm, ağladım, umutlandım falan filan...
Adam ne yazmış arkadaş dedim sonunda da! Güzel bitiyor sonu ve bende çoğunuz gibi güzel sonları severim..

Kitabın sayfa sayısı azımsanamayacak derecede, 531. Ama bu sizi korkutmasın, okurken sıkılmak mümkün değil, çünkü sürekli bi karmaşa, değişim söz konusu. Okurken hep merak edilen ve sürekli acaba sonunda ne olacak dedirten ama sonuna bakarak da büyüsünü bozmak istemeyeceğiniz bir kitap.

Kitap üç bölümden oluşuyor. İlk bölüm genel, ikinci bölüm Kayra ve üçüncü bölüm Kinyas'a ayrılmış. İlk bölüm hayat, ikinci bölüm karamsarlık ve üçüncü bölüm umut dolu :) Okuyun efendim bu zeka ürünü eseri de.

Son olarak kitabı çabuk bitirecem diye bunaltmayın kendinizi, zira bir solukluk bir eser değil, sindirin ;)

* ''İnsanlar...'' dedim fısıldayarak. ''Taşırlar insanları. Kundaktayken, tabuttayken. Hep taşıyacak birileri olur. Bazıları dostluktan, bazıları cepteki paradan, bazıları da içinde bulundukları sistem bir gün onlara da taşınma sırasının geleceğini söylediği için, taşırlar insanları...''

*İnsanların icadı, kolay ve acısız bir sömürü yoluydu politika.

*Vatan özlemi, yemeklerin lezzetinde, bulunulan ülkenin insanlarına duyulan nefrette gizlidir. Dağdan gelip bayırdakini kovmak, dağa hasrettendir!

*Ve her ışığa tuttuğum banknotta, insanların da gerçekliğinin bu şekilde anlaşılamıyor olmasına şükrettiğimi hatırladım...

*Her devlet memuru aslında bir süpermarket işletir oturduğu makamın koltuğunda. Satabilecekleri bellidir. Fiyatlarda pazarlık söz konusu değildir, çünkü monopol vardır.

*Evden kaçmaya hazırlanan bir çocuğun dışarıda aç kalacağını bildiğinden, son akşam yemeğinde boşalmış tabağını doldurması için annesine ikinci kez uzatmasına benziyordu yaptığı...

*İki insanın birbirine muhtaç olmasının, onları bütün dünyadan koparabilecek bir güç olduğunu düşünüyordum...

Keyifli okumalar!


Okudum: 8 Murat Menteş/Dublörün Dilemması

Esselamu aleykum...

Aranızda daha önce Murat Menteş okumayan ve okuma düşüncesi olan da varsa ki yoksa da olmalı! Lütfen kitapları yazılış sırasına göre okuyun, kesinlikle isabetli bir karar vermiş olacaksınız, çünkü yazar her kitabında biraz daha ustalaşıyor... Ben yazarın üç kitabını da birlikte almıştım ama okumaya ikinciden başladım yanlışlıkla :) Korkma Ben Varım'da yazar bence daha iyiydi, çünkü burada da olaylar karakterlerin diliyle anlatılıyor, ama her karakterin dili maalesef aynı... Bu durum bu kitapta benim gözüme biraz daha fazla battı. Ama siz okuyun efendim Murat Menteş'i, o düşüncelerini insanın aklına kazırcasına kurduğu cümlelerinden istifade edin. :) 
Ütopik maceralar var yine kitapta. Kitabı yavaş okumaya özen gösterin, çünkü küçük ayrıntılar iki üç bölüm sonra karşınıza çıkıyor ve siz bu nerde nasıl anlatılmıştı gibi bir şaşkınlığa düşebiliyorsunuz. 

Azıcık ta Menteş konuşsun :)

*Gözlerimi kapadım ve yanımdaki koltuğa oturması için dua ettim: ''Allah'ım, bunu dilediğim için ayıp etmiş olur muyum?!''

*Dünyaya onu görmeye gelmişim gibi hissediyorum.

*Bizde vicdan da, mide de yoktu. Allah affetsindi...

*Haddizatında aşk, insanın kendinden geçmesi şartına bağlı değil midir?

*Aşk, insanın şahsiyetini pekiştirir. Çünkü hayatın manası, aşk bohçasında gelen bir hediyedir. Mevcudiyetinin hakkını vermek, hiç değilse mazeretini bulmak isteyen insan yalnızca aşka müracaat edebilir...

*Üstelik faniliğin şiddetini artıran bir şey para. Ve parayla 'asalet' olmaz.

*İnsan, ne ise o olduğunu inkar eden yaratıktır.

*Ne yazık ki aşk hayalin çocuğu, hayal kırıklığının annesidir.

*Babamdan o kadar korkuyorduk ki, ondan nefret edemiyorduk. Büyüyünce de insanın gönül kırıklığı ağır basıyor, yine nefrete sıra gelmiyor.

Keyifli okumalar...