RSS

İstemenin sırlı yolları;

Esselamu aleykum...

Sizlere sayfalarını nurani bir iştiyakla çevirdiğim, bitmesini hiç istemediğim ve kalbim karardığı an, açıp okuyarak rahatlayacağıma inandığım bir kitaptan bahsedeceğim...

Muhammet Bozdağ/İstemenin Esrarı, bu kitabın ismini ramazanda iftar soframızda duymuştum, aklımdan ilk geçenler; motivasyon için, kişisel gelişim türü bir kitap olabileceğiydi... Ama arkadaş içeriği biraz açtığında çok etkilendim ve okunacaklar listesine dahil ettim... Daha yeni nasip oldu okumak.Yaklaşık bir günde(elimden bırakamadığım için) bitirdim... Kesinlikle bu kitabın tüm kütüphanelerde yer alması gerektiğini düşünüyorum, eğer okursanız beni anlayacaksınız... Abartmıyorum... Tabi bende okumanız için elimden geleni yapacağım :)

Sizlere altını çizdiğim (böyle dediğime bakmayın her satır çok kıymetliydi) birkaç alıntı paylaşacağım...

* Güç bileğinizde yada beyninizde değildir; güç, şefkatli Sahibinize yönelen çaresizliğinizde, kalbinizin temizliğinde ve isteklerinizin içten olmasında gizlidir.

* Evrende rollerin üstünlüğü yada önemsizliği yoktur. Rolleri iyi yada kötü oynamak vardır.

* Siz elinizden geleni yaptıktan sonra, ilahî kaderin hakkınızdaki takdirini sabırla, rızayla ve şükürle karşılayın. Böylece Yaratan'la aranızdaki sevgi bağını korur, ikbalinizi açarsınız.

* Dua eden için Allah'ın çareleri bitmez. Allah izin vermezse en basit çözümü bulamazsınız. Allah dilerse en akla hayale gelmeyen çareyi keşfedersiniz.

* Eğer istediklerimiz bize sunulursa, bir zamanlar onlar için yalvardığımızı unutacak mıyız? İçtenlikle teşekkür etmeyi ihmal edecek miyiz? Yoksa elimizdeki ilahi emanetlere duyarsızlaşarak, onları kalbimizde değersizleştirecek miyiz?

*Başarmak için teknikler ve stratejiler gereklidir; ama yeterli değildir. Nice istek, başarıya, derin ruhaniyetin omuzlarında, tekniksiz, stratejisiz ulaştı. Nice stratejinin de sonu çökmek oldu.

* Bir çocuk "bugün hava yağmurlu" diye üzüldü. Yağmasaydı gezintiye çıkıp eğleneceklerdi.Oysa yağmuru istememek, o gün biraz olsun dolaşabilmek için zeminin ıslanmasını dört gözle bekleyen salyangozların biraz daha ağlaşmalarını dilemekti.

İstifademize İnşâAllah... Keyifle okunmasını dilerim...

Bir kitap, Bir blog

Esselamu aleykum...

Önceliği elbette kitaba veriyorum :)
Çok sevdiğim birinden hediye olan "Bülent Akyürek/Öğlen Namazına Nasıl Kalkılır"ı bayramda misafir molalarımda okudum. :) Kitap akıcı üslubuyla sizi sarıyor. Yazar düşüncelerini katı ama sempatik bir dille ifade ediyor. Gülümserken düşündürüyor...

Yazarımız hakkında beni şaşırtan ve utandıran bir bilgiden bahsedeceğim.. Yazarımız 35 yıl ateist olarak yaşamış, yaklaşık 5 yıllık iman bilinciyle de bu kitabı yazmış... Etkilendim, Rabbim hidayetini artırsın... Meal bilgisi çok kuvvetli, kitapta sık sık rastlayacaksınız... Okunasıdır, keyifle...

Altını çizdiklerimden tadımlık :)

* "Allah affetsin."  diyerek kendisini anında bağışlayan insan, üç kuruş alacağı için borçlusunu bağışlıyor mu acaba?..

* Namaz; namaz kılan kişiyi tövbeye, tövbeyle birlikte de doğru yola yönlendirmeyi garantiler. Tövbe ve doğru yola girmekle birlikte kaygı, endişe, çatışma ve suçluluk duygularından arınacaktır...

* İnsanların aksattıkları ibadetlerine baktığımızda bütün bahanelerinin rızık probleminden kaynaklandığını görüyoruz. Göktekileri bırakıp yerdekilere tutundukça da sorun çözülmeyecek. Rızık için korkup titrediğimiz zaman Allah'a olan imanımızı sorgulamak gerekiyor...

* Türban yasağı insan hakları ihlalidir. Kafasına türban takarak üniversiteye giden bir erkeğin hukuksal bir sorunu olamayacağına göre bu iş sadece kadınları bağlıyor! Her halta "Kadın hakları!" diye çığırtkanlık yapıp sokaklara dökülen kadın dernekleri, morumsu çatılar, aydın solcular neredeler?...

* İbadet etsin diye yaratılan insanoğlu asıl işini, namazı terk ederse ona insan denir mi?...



Ve bu düşündüren satırlardan sıyrıldıysanız, sizlere yeni bloğumuz "Kitaplar Üzerine Okur Yorumları... "nı tanıtıyorum :) Blogda sadece kitap yorumları yer alıyor... Buyurmaz mısınız?

İpin ucu kaçmasın!..

İnsanlar belli bir olgunluğa eriştiklerinde, kendilerine bi yol haritası, bir hayat çizgisi belirlerler. Ve o çizginin dışına da pek çıkmazlar...

Tavizler hariç!..
Hayatta verdiğimiz küçük tavizler, bizi malesef çizgimizin dışına çıkarır ve bir bakarız ki yolumuzu kaybetmişiz, çizgimizin çook dışında ilerliyoruz... Farkında olmadan...

Bazı olaylara karşı takındığımız tavırlar, ciddiyetini yitirdiği zaman, hassas dengeler kaybolur ve bir süre sonra aynı olaylara farklı tavırlar sergilemeye başlarız.... Belli bir zaman sonra da tavır bile sergilemez, hatta aynı durumların içinde buluveririz kendimizi...

Yaptıklarının farkında olmalı insan, çizgisinden çıkmamalı, rotasını iyi belirlemeli... Yoksa mazallah kayıveririz...

Özellikle dünya işlerinde dikkat edilmeli bu durumlara, malum dünya bizim için, yol boyu konakladığımız bir han!.. Hiçbirimiz kalıcı değiliz... Ve hesapların en çetin olduğu kıyamet günü... Allah'ın karşısında mahcup duruma düşmeyecek şekilde olmalı hallerimiz....

Bayramlar Bayram ola!

Esselamu aleykum...

Kurban bayramına günler kala, Bayram tatilinde bloğa girmeyeceğim için şimdiden bayramlaşalım istedim...

Eskiden diye başlayan klişe cümleler kuracağım bende biraz;
Eskiden bayramlar daha keyifli ve gamsız olurdu benim için..
Neden biliyor musunuz?
Çünkü haberim yoktu fakir coğrafyalarda aç kalan müslümanlardan...
Bilmiyordum mü'min kardeşlerimin ben burda güle oynaya, sevdiklerimle mutlu bayramlar yaşarken zulüm altında olduklarını...
Acı çektiklerini, yardım beklediklerini, feryad ederek din kardeşlerini çağırdıklarını....
En azından dua beklediklerini mü'min kardeşlerinden...

Şimdi biliyorum... Ve acı çekiyorum onlar için.. Elimden gelen(!) yardımı yapmaya çalışıyorum, dualarımla gözyaşlarımla yanlarında olduğumu hissetmelerini istiyorum...

Bazı kimseler Kurban Bayramının bir katliam, bağnazca sürdürülen örf ve adet olduğunu düşünüyorlar..
Bende onların benim ibadetime kendileri de müslüman(!) oldukları halde katliam demelerine bağnazca diyorum, tiksiniyorum bu insanlardan!... Sanki güzel ülkemde herşey usulünce yapılıyor, dostluk kardeşlik içinde yaşanıyor da, bu kural Kurban Bayramın'da bozuluyor! İbadet böyle karalanmaz, başka dinin mensupları bile saygı gösterirken, Siz sevgili Müslümanlar(!) azıcık saygı duyun ibadetlerimize..

Zulüm altında acı çeken, aç/yaralı bırakılan insanlar'a yapılan'a ses çıkarmamakla birlikte Kurban Bayramının katliam olduğunu ifade etmekten geri durmuyor aynı kesim....
İnsanlık katledilsin ama hayvanlarımız sağ salim yanlarımızda dursun!..

Zulüm altında tek bir mü'min, fakir coğrafyalarda tek bir kardeşim aç kalmadığında olacaktır asıl Bayram...
Mü'min kardeşlerimiz bizden Allah huzurunda hak istediğinde, sıcak bahçemde dostlarımla mangal yapıyordum mu diyeceğiz?!..
Olmaz böyle adalet, senin bile vicdanın sızlıyorsa azıcık Adil olan Allah kimsenin hakkını kimsede bırakmayacaktır!..
"Kurban ibadet(tabi usulünce yapıldığında), paylaşmak berekettir..."
Bunun bilincinde olalım ve bencillik safsatasını atalım bir kenara, rahatımızdan azıcık müsamaha göstererek o insanlara da yardımlarımızı göndermeyi ihmal etmeyelim... Artık biliyorsunuz...

"Veren el Alan elden daima üstündür..."(Hadis-i Şerif)

Unutmayalım ki ahirette verdiğimiz kadarıyla yetinmek zorunda kalacağız, şuan yanımıza kar saydıklarımız hiçbir anlam ifade etmeyecek Hak huzurunda!...

Canınızı sıktıysam affola, Hayırlı bayramlar dilerim, Rabbim kesilen kurbanları kabul etsin, Kardeşlik ve dostluk içinde geçireceğimiz nice bayramlara...

Bir Mim, Bir Etkinlik...

Esselamu aleykum...

Birkaç gündür bekleyen bir mim'im vardı, konusunu da çok sevmiştim ama dar zamanlarda vakit bulamadım bir türlü :)  Mimleyen arkadaşlarım ™ мγdяєaм ve ozzeinep 'e teşekkürler tekrar...

Mimin konusu şöyle; Kitaplığınızın karşısına geçin. Gözlerinizi kapatın. Elinizi kitapların üzerinde gezdirin ve birini seçin. O kitabı satın aldığınız ya da hediye gelmişte olabilir anı hatırlamaya çalışın. İlk kez okuduğunuzda neler düşünmüştünüz, hatırlayın. 55. sayfayı bulun. Sayfayı tekrar okuyun. Sayfadan bir paragraf seçin ve mim konusu olarak bunu blogunuza yazın. Daha sonra siz de arkadaşlarınızdan üç tanesine cevaplaması için gönderin.

Evet dediklerini harfiyen uyguladım :p Benim kitabım; İskender Pala/Dört Güzeller

Kitabı yoğun bir sınav dönemimde almıştım geçen kış, okumak içinde can attım ve çarçabuk bitirdim. İskender Pala'yı zaten çok severim ama bu kitap ayrı bir merak uyandırmıştı bende, şurada da bir alıntı yapmıştım kitaptan... Okunasıdır, keyifle...


...

Suya karıldı evvel, çamur kesildi bir avuç. "Kün" emriyle oldu olanlar sonra. Olmaktadır hâlâ... Ondan geldik... Ona muhtacız. Kalubela'da verilen sözlerimizde duracak mıyız diye savrulduk binbir rengine toprağın.
...

İşte böyle :)

Bende mim'i yazılarını severek takip ettiğim,
@Emir,
@Taze Kahve,
@stuven (uzun zamandır yazmıyorsun, bu mimle başla artık (: ) 'a gönderiyorum,
İlgiyle takipçisiyim, kaytarmak yok :)




Ve başlıktaki etkinliği gelecek olursak, "Hadi Bir Dost da Sen Hediye Et! " sloganı adı altında bir kitap paylaşım etkinliği... Ben çok sevdim, @Emir 'e de teşekkürler çok güzel düşünmüş... (:

Uğramanızı öneririm...

Kurban öncesi; Zilhicce

Esselamu aleykum...

Yarın kameri ayların 12.si olan Zilhicce ayına giriyoruz, bu ayda yapılması gereken güzel ibadetler var, biraz onlardan bahsedelim, uygulamaya çalışalım inşâAllah... Rabbim izin verdiğince...

Ramazan ayını daha yeni geçirdik, oruçlarımızı tuttuk, ibadetlerimize daha bir azimle sarıldık... Rabbim kabul etsin.  Ama hep kısa sürdü gibi gelir bu güzel ay, ihya olmak isteyen gönüllere... Bunun içinde zilhicce ayının ilk on gecesi(Yani her senenin Kurban bayramından önceki ilk dokuz günü ve Kurban bayramı günü olmak üzere tam 'on gün') yetişiyor imdadımıza.

Zilhicce ayı bilindiği üzere İslam'ın beş esasından biri olan hac ibadetinin yapıldığı aydır. Bu güzel ayın ilk on gecesi 'leyâli-i aşere' yani on mübarek gecedir. Onuncu gün Kurban bayramının ilk günüdür.

Peygamber Efendimiz (s.a.v)'in bu günler hakkındaki müjdesi ise şöyle;
"Allah`a ibadet edilecek günler içinde Zilhicce`nin ilk on gününden daha sevimli günler yoktur. O günlerde tutulan her günün orucu bir senelik oruca, her gecesinde kılınan namazlar da Kadir Gecesine denktir."
(Tirmizi: Savm, 52; İbn Mace: Sıyam, 39)

Demek ki bugünlerde tutulan bir oruç, 360 gün oruca bedel olabiliyor. Rabbimizin rahmet ve bereketi o kadar coşmakta ki, bir günlük oruca bir yıllık oruç sevabı veriyor. Böyle güzel ve tatlı bir müjdeye ilgisiz kalmak mümkün mü? :) Bu gecelerin Kadir gecesine benzetilmesiyse, ayrı bir güzellik. Çünkü, Kadir gecesi bin aydan hayırlı ve 83 yıllık ibadete bedeldir...

Yine Efendimiz(s.a.v.)'den harika bir teşvik cümlesi;
"Allah indinde Zilhiccenin ilk on gününde yapılan amellerden daha kıymetlisi yoktur. Bugünlerde tesbihi, tahmidi, tehlili ve tekbiri çok söyleyin!" 
(Abd b. Humeyd, Müsned, 1/257)

Tesbih, sübhanallah; tahmid, elhamdülillah; tehlil, lâilâheillâllah; tekbir ise Allahu ekber demektir. Tesbih, tahmid ve tekbirin namazın çekirdekleri hükmünde olduğunu düşünürsek, bugünlerde nafile namazları arttırmanın ne kadar büyük sevap olduğunu anlayabiliriz...
İbni Abbas`ın şu rivayeti ise, bugünlerdeki ibadetin cihattan bile faziletli olduğunu gösteriyor:

Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
"Allah katında içinde bulunduğumuz şu günler (Zilhicce`nin ilk on günün)'deki salih amelden daha sevimli (salih amelin bulunacağı) başka günler yoktur."
Sahabeler, sordular:
"Ya Resulallah, Allah yolunda cihat da mı?"
Resulullah (s.a.v.) cevap verdi:
"Evet, Allah yolunda cihat da. Meğerki bir adam canıyla ve malıyla cihada çıkıp da kendisine ait mal ve candan hiçbir şeyi geri getiremez olursa, o başka." 
(İbni Mâce, Sıyam: 39.İbni Hacer, 5:119)

Zilhicce umumi af ve bağışlanma ayıdır!...
Bu on günde her şeyden önce her zaman ve zeminde en vazgeçilmez ibadet olan beş vakit namazı asla ihmal etmemeliyiz. Çünkü, hiçbir nafile ibadet farzların yerini tutamaz. Namazlarda cemaate katılmak için gayret etmeli, daha bir dikkat ve huşu ile kılmalıyız. Mümkünse bugünlerde oruç tutup zamanımızı Kur'an, istiğfar, salavat, zikir ve dua ile geçirmeliyiz. Her zaman yapamayanlar bile hiç değilse bugünlerde kuşluk, evvabin, teheccüt gibi namazları kılmalı, affa nail olmak için çırpınmalıdır. Bu günler, günlerin kısaldığı ve havaların serinlediği zamanlara denk geldi bu yıl, oruç tutmak kesinlikle nefsimize ağır gelmeyecek, adeta midelerimizinde dinlenmesine, nefsin terbiye edilmesine vesile olacaktır, tutmaya gayret edelim işnâAllah...

Oruçlara Ramazanda tutamadığımız oruçlar içinde niyet edebiliriz. Oruca yarın başlıyoruz, arefe dahil dokuz, Bayram'ın ilk günüyle birlikte ona tamamlamış olacağız... Bilindiği gibi Bayram günlerinde oruç tutmak mekruhtur, onuncu gün, yani Bayram'ın ilk günü kurban etiyle yemeye başlayacağız, o gün için oruca niyet etmiyoruz...


İstifademize inşâAllah...

Ben bugün çok dinledim... TIK

Mutlu haftasonları, bol gülümsemeli :)

Yirmibeşinci Saat


Esselamu aleykum...

Bloglar arasında gezginkitabımız olan, Virgil Gheorghiu/Yirmibeşinci Saat bendeydi... Seyhan göndermişti sağolsun :) Kitabı bu sabah bitirdim, bende Pabuç'a göndericem bugün adres alabilirsem :)

Kitaptan bahsedecek olursak, yazarımız biraz karamsar.. Kitap boyunca yüzünüzün gülmesi neredeyse imkansız... Ben başladığım andan itibaren ağlamaklı okudum kitabı...

İnsanların sadece din, milliyet, ırk... gibi sebepler yüzünden, hiçbir suç işlemedikleri halde maruz kaldıkları eziyet ve işkenceler...Ve bunlara rağmen hiçbir zaman tükenmeyen bir umut ışığı...

Hani çok hasta olan ve onun için ölümden başka kurtuluşun olmadığına inandığımız yakınlarımız için deriz ya "Öldü de kurtuldu..." Çok sevsekte o insanın ölümünden garip bir mutluluk duyarız... Bu kitapta hep bu cümleyi kurmak istedim...

Öyle bir kitaptı işte. İnsana hiç düşünmediği şeyleri düşündüren, olaylara bakarken yeni bir pencere keşfettiren...


Ve gündemdeki diğer maddem; kenardaki notlar'ın bugün doğum günü :)) İlk yazımın üzerinden tam bir yıl geçti... Zaman gerçekten çok hızlı ilerliyor, bizi ardından sürükleyerek....
Blogla tanışmam çok farklı bir şekilde oldu, ama iyiki başlamışım yazmaya... Yazmak bana çok iyi geldi, bazen reelde anlatamadığım, kimseyle paylaşamadığım şeyleri buraya yazdım, sizler okudunuz, tarafsızca yorum yaptınız, mutluluk ve üzüntülerimde yanımda olduğunuzu belli ettiniz... Yorumlarınız ve güzel yazılarınızı keyifle okudum hep, bana çok güzel şeyler katttığınıza inanıyorum... Hepinize teşekkür ederim, daha nice güzel yıllara ve hayırlı paylaşımlara...

 Hamdım, piştim...  

"Keep smiling..."