RSS

Aynalar Koridorunda Aşk


Esselamu aleykum..

Sevgili Mustafa Ulusoy'un ismini sizde çok görüyorsunuzdur bu ara, bende merak ediyordum, yazı ve alıntılarını severek takip ediyordum ve nihayet kitaplarından birini okuma fırsatım oldu. Kitabın ismi sizi yanıltmasın, bu bir aşk romanı değil... yani bana göre.. :) Yazarımız bir psikiyatri uzmanı olduğundan kitap seans tadında ilerliyor. Şuan da kendimi terapisi bitmiş bir hasta gibi hissediyorum, dingin ve rahatlamış..Terapiden çıkmış gibi derken özünde sorunlu bir insan olduğum düşünülmesin :) sadece kitapla birlikte yer yer kendinizi de okuyorsunuz... 

Kitapta insan psikolojisi incelendiğinden, birbirine benzer yaşantılar, olaylar, yazarımıza benzer cümleler kurdurmuş, bu küçük ayrıntı sizi sıkabilir.. Yer yer yazarın psikolojik tespitleriyle, kendinize dönüp bakacağınızdan ve "demek ben bunu bu yüzden yapıyormuşum" diyeceğinizden eminim.. :) Düşünce ve duygulara bu kadar önem verilmesi etkileyici, belki de etrafınızda anlamlandıramadığınız insanları tanıyacaksınız.. Karakterlerin ismi renklerden oluşuyor(bu ayrıntıyı sevdim :) ). Bakalım size en yakın hangisi?..
Ve küçük alıntılarla bitireyim..

*Var olanın varlığını hissedemeyince bunun yokluktan farkı kalmıyordu...

*İnsanların sevmek gibi bir dertleri yoktu sanki. Sevilmek istiyorlardı sadece. Beyaz'ın da söylediği gibi, "Değerli olduğunu hissedemeyen bir insan gerçekten sevemez; daima sevilmek ister."

*Dr. Mavi'nin "Yaratıcının nasıl yardım edeceğini sen belirleyemezsin. O sana şefkatle davrandı. Yaratıcı imdadına öğretmenini yolladı. Öğretmenin sana sımsıkı sarılırken, O'nun rahmeti seni kuşatıyordu aslında. Sen kendi benliğinin biçimlendirdiği yardımı talep ediyor ve Yaratıcıya seçim hakkı tanımıyorsun" cevabı, Kırmızı'nın kafasını karıştırmıştı.

*Bazı insanlar başlarına olumsuz gibi görünen bir şey gelince hemen Yaratıcıya kızıyorlardı.

*İnsan varoluşun, hayatın, yaşamanın her türlü acısını kaldırabilecek güçteydi. Yaratıcı insana kaldıramayacağı bir hayat, dert, sıkıntı, acı, yük, varoluş vermiyordu. Acıları çekilmez, dayanılmaz hale getiren, insanın acılar karşısındaki tutumuydu.

*Eskiden bana annemin nasıl bir kadın olduğunu soranlara 'Zor, aksi, burnu büyük, bir şeyi beğenmeyen bir kadındı' derdim. Şimdi ise 'O benim annem' diyorum sadece.

*Genellikle bağışlamak deyince hep günahı bağışlamak akla gelir. Kökenine inilirse, bağışlamak belli nesnelere duyulan nefretten vazgeçmektir.

7 tepki:

Ateş Böceği dedi ki...

İnsanların sevilmek gibi bir derdi yok herkes çok seversem çok sevilirim sanıyor oysa ne büyük yanılgı..

đerkenαя dedi ki...

Yada çok sevilirsem çok severim...

Sevginin bile ticaretinin yapıldığı neslin çocuklarıyız biz...

İ.x.İ.r dedi ki...

Ya çok istedim ama hiç fırsat bulamadım okumak için :(

đerkenαя dedi ki...

Canım nasipse okursun, sıkma canını :)

Syhn dedi ki...

bende okumak istiyorum . gerçi mustafa ulusoyun tüm kitapalrını okumak istiyorum..

ayse dedi ki...

Ben bu kitabı okumuştum, çok güzeldi. Mustafa Ulusoy'un kitapları genelde güzeldir zaten. :) Paylaşımın için herkes adına çok iyi yapmışsın, cidden okunmalı.
Ciddi yorumumu da yaptıktan sonraa;
Öptümm.. :)) :**

đerkenαя dedi ki...

Syhn'ım, bencede yazarın tüm kitaplarını okuyup, kendimize çekidüzen vermeliyiz :))

Ayse, teşekkür ederim canım, tüm kitaplarını okumak ve istifade etmek duasıyla diyelim o halde. :)
Öperim.

Yorum Gönder

Hoşgeldiniz... Buyrun çekinmeden... :)