RSS

Kitap okumalarım


Esselamü aleyküm,

Okuduğum kitaplardan bahsedeceğim biraz.
Öncelikle; M. Yusuf Güven/Gözümü Haramdan Nasıl Korurum...
Kitap gözle işlenen günahlardan ve açtığı kapılardan bahsediyor. Her insanın ihtiyaç duyacağı ve okuması gereken kitaplardan diye düşünüyorum. 
Ben biraz hızlı okudum, bitirince de üzüldüm, üstünkörü mü geçtim diye... En yakın zamanda tekrar okumayı düşünüyorum. Zaten bu tür sahih bilgiler içeren kitapları sık sık okuyup iman tazelemek lazım...

Yazar konuyu bilindik bilgilerden sıyırarak ayet,hadis ve kıssalarla bakış açınızı genişletiyor. Farklı cümleler kurarak sizi sarıyor.. Mesela;

"Diğer türlü pişmanlığı unutmak için günahı günahla örtmek,'zaten öksürüyorum,o zaman kanserde olsam farketmez.'demek gibi bir divanelik olacaktır..."

Bu kitabı herkes okusa keşke..

Bir diğer kitapta, pazar günü başlayıp aynı gün bitirdiğim, günümü güzelleştiren, farklı iklimlere götüren, huzura erdiren Muriel Maufroy/Mevlana'nın Kızı... 

Bu kitabı çok sevdiğim bi arkadaşım hediye etmişti, uzun zamandır okunmayı bekliyordu, sıradaki kitaplar yüzünden... Ama blog arkadaşımTaze Kahvekitabı okuyup bloğunda da bahsedince dayanamayıp bi çırpıda okuyuverdim. 

Hz. Mevlana ve Mevlevilik herzaman ilgimi çeken konular arasında olduğu için bu tarz kitapları kaçırmam. Bugüne dek okuyup sevdiğim kitapların başında Elif Şafak/Aşk, Ahmet Ümit/Bab-ı Esrar, Saide Kuds/Kimya Hatun... Ve okunmayı bekleyen Sinan Yağmur/Aşkın Gözyaşları... 

Mevlana'nın Kızı , ile ilgili anlatabileceğim çok şey yok aslında, ön kapakta da yazdığı üzere "Sevgiye uzanan mistik bir yolculuk"tu.. :)  Kitapta Kimya'nın etrafındaki kişilere olan samimi sevgisinden bahsediyor yazar, imreniyorsunuz... Kimya severken saygı da duyuyor, sorgulamadan, yargılamadan ve karşılık beklemeden seviyor...  Çoğumuzun başaramadığı gibi... Bazı yerlerinde gözyaşlarıma hakim olamadım, onun yerinde olmak istedim, onunla yaşadım/sevdim...  Onların hayatı öyle güzel ve imrenilesi ki, insan farklı kalemlerle yeniden yeniden okumaktan hiç bıkmıyor...

Bu tarzı sevenlere tavsiye ediyorum, pişman olmazsınız..

...ve hayaller baltalana...


Hayaller kurarız....

Bazen sadece kurarız, gerçekleşmesi çokta umrumuzda değildir... O hayalerle yaşama fikri bile güzeldir.
Ama, çevremizde öyle insanlar vardır ki! Hayallerimizi baltalarlar... Bundan zerre pişmanlık duymadan...

Yaptıkları şeyi şu şekillerde savunurlar; "Hayaller dünyasından yaşamıyoruz." , "Olmayacak duaya amin diyorsun." "Biraz gerçekleri gör." ...vs.

Kötü bir yaşantımız var diye, ileriye dönük planlarımız, gerçekleş(e)meyeceğine inansakta bizi mutlu eden hayallerimiz de mi olmayacak!

Etrafımızdaki insanların hayallerimize destek olmaları hoşumuza gider, "Üzülme belki birgün gerçekleştirirsin." , "Hayatın neler getireceğini bilemeyiz" .. gibi

Hayal kurmak, ileriye dönük güzel planlar yapmak iyidir. Gerçekten de hayatın bize neler getireceğini bilemeyiz, her şey her an değişebilir ve arzularımıza bir anda kavuşabiliriz. :)


İyi ki hayaller var...

Şevval Bahsi

Ramazan ayı'nı geride bıraktık, Rabbim hakkını verenlerde eylesin.. Cümlemize tekrarını nasip etsin.. Gitti lakin Şevval ayını miras bırakarak :)

Rasülullah Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır:
Kim Ramazan ayında oruç tutar, sonra onun peşinden, şevval ayından da altı gün eklerse, sanki yılın tamamını oruç tutmuş gibi olur.

Bugün şevvalin dokuzu,  oruçlarımızı biran önce tutmaya başlayalım, ama öncelikle ramazanda tutamadığımız kazalarımızı tutalım, çünkü Hadis-i Şerif'te ramazan orucunun ardından tutulması gerektiğinden bahsediyor... Ramazan'ı otuza tamamlamalı biran evvel, borçlu gitmemeli, ardından da altı şevval ekleyerek tüm sene oruç tutmuş sevabı almalı :)

Şevval orucu üç şekilde tutulabilir;
 *Hiç ara vermeden,
 *İstenilirse (sünnet olan), haftanın pazartesi ve perşembe günlerinde,
 *Şartları da müsaitse, eyyam-ı biyz'ı yani ayın 13-14-15. günlerini de içine alarak tutabilir. (12'si ile 17'si arası)

Peygamberimiz (s.a.v.)
"Kulların amelleri pazartesi ve perşembe günleri Rablerine arzolunur; ben de amellerimin oruçlu bulunduğum halde Allâh'a arzolunmasını seviyorum
buyurmuşlardır.

Bir başka rivayette de, "Rasûlüllah (s.a.v.), pazartesi ve perşembe günleri oruç tutabilmek için imkân arardı-kollardı" denilmiştir.

Eyyam-ı biyz; yani ayın parlak günleri olan 13-14-15. günleriyle alakalı olarak da buyrulmuştur ki, "Rasûlüllah ayın on üç, on dört ve on beşinci günlerinde biyz orucunu tutmayı emrederdi... (s.a.v.) "
Emirden kasıt tavsiyedir...

Şevval ayında tutulacak altı günlük oruçla birlikte nasıl bir senelik sevap var derseniz; Dinimizde, bir iyilik yapana on sevap verileceği yolundaki hadis esas alındığında, otuz gün tutulan Ramazan orucu ve altı gün tutulan Şevval orucuyla birlikte 36 sayısına ulaşılır.. 36*10=360 Böylece kameri ay hesabına göre bir yıla tekabül etmektedir. :)

İstifademize inşâAllah...

Dönüş cıvıltısı

Esselamü aleyküm...

Uzun bir tatil molasından sonra yeniden... Blogumu ve sizleri çok özledim :) Pazartesi itibariyle eski moda dönmüş durumdayım, her şey kaldığı yerden devam ediyor. İş yoğunluğum sebebiyle yazmaya fırsat bulamadım.

Bu uzun arada birçok şey yaşadık. Bazıları kişiye özel, bazıları hepimizin ortak yaşadığı şeyler.. Kandil, bayram, referandum... Hepsini hayırlısıyla atlatmışızdır umarım, yaşananların bizlere güzellikler getirmesini diliyorum...

Özellikle referandumla ilgili öyle şeyler yaşandı ki hepimizce malum, tekrar açıp ne kendimi ne de sizleri sıkmak istemiyorum, tek söyleyebileceğim şey, herkes özgür iradesi doğrultusunda seçim yaptı ve bundan sonra yapılması gereken, beklemek ve görmek! Seçimleri doğrultusunda etrafınızdakileri yargılamaktan vazgeçin, bu vatan hepimizin! Hepimiz bu ülke için en iyisini istiyoruz!..

Ramazanda bana çok acayip gelen birşey yaşadım, yazmak istedim... Oruçları hiç kaçırmayan, pekte samimi olmadığım bir arkadaşımla aynı mekanda oturduk. Nerden çıktı bilmiyorum dedi ki; "Yerine göre yaşayacaksın! Şimdi orucumu tutuyorsam, yeni yıla girerken alkolümü de alırım, ...... vs."
Dedim ki, bu nasıl bir anlayış, bu sıcakta orucunu tutuyorsun, niye? Allah emretti, farz kıldı diye... O halde Allah'tan korkuyorsun, onun emirlerine uymaya gayret ediyorsun, peki yasaklarından niye kaçınmıyorsun?...

Yerine göre diye bir seçeneğimiz yok arkadaşım, mesela birçok sınavda beş şık vardır, hiç itiraz ediyor musun hayır ben altıncı şıkkı da istiyorum diyebiliyor musun? Diyemezsin çünkü seni kimse dikkate almaz. İslam da bunun gibi... Emirler ve yasaklar vardır. Sen bunların dışına çıktığın zaman Rab Teala da seni karşılıksız bırakmayacaktır!

O yüzden diyorum ki; Rabbim! Sevdir bize sevdiklerini, Yerdir bize yerdiklerini...


Dipnot: Bu yerine göre yaşama mevzusu, beni gerçekten çok sinirlendirdi!.. Bu yaşam stili İslam'ın sınırları dışındadır!