RSS

Vakt-i Cuma / 2. Sivrisinek Vakası

Esselamü aleyküm,

Öncelikle Cumamız mübarek olsun, Hayırlı dualarımızın kabulü duasıyla... deyip,
mızmızlanmaya başlayayım :))

Efendim 2. sivrisinek vakasıyla karşı karşıyaydım dün gece. Bizim ev çatı katında, güzel de bir terasımız var elhamdülillah. Malum ben yangın ayşe birkaç ay öncesinden beri terasa taşınmış durumdayım... Odalar çok sıcak ve akşama kadar zaten kapalı mekanlarda olduğum için terasta geçiriyorum evdeki tüm zamanımı (uyku dahil).

Ben terası seviyorum ama, terası bizim dışımızda mesken bellemiş olan bazı yaratıklar(sivrisinekler) beni hiç sevmiyorlar :/ Arkadaşlardan biri daha benimle birlikte terasta uyuyor, ama ona hiç dokunmuyorlar! Sabaha kadar yanımda kaşıntı kremiyle uyuyorum, sürekli gece kalkıp sürüyorum, sabah kalktığımda kendimi yoğurtlama kıvamında buluyorum :D Neyse mevzu bununla bitse hiç önemli değil, zaten sürekli beni yedikleri için yüzüm hariç her tarafım kapalı uyuyorum. Geçen sabah uyandım, gözümü açamıyorum, önce çok uyumaktan gözümün şiştiğini düşündüm! Ama değil, bizim insandüşmanı teras/daşlarımız benim gözümü resmen yemişler :( Zaten küçük olan gözüm iyice kapandığı için o gün akşama kadar japon kıvamında dolaşmıştım ortalıkta.. Bugün de resmen burnumu! ve dudağımı mahvetmişler :(( Dudağım adeta silikon taktırmışım gibi.. Hiçte sevmezdim, çok gülerdim silikon yaptıranlara falan :( ondan mı oldu bilmem ki.. Birde uyuşuk vaziyette ki diş bile çektirebilirim, hissetmeden... Burnum da davul gibi :/  Burnum ve üst dudağım adeta kendi hükümetlerini kurmuş vaziyetteler :(( Akşama kadar böyle dolaşacak olma düşüncesi katlanılamaz...

Dipnot: Bundan sonra pişilse de terasta uyunmayacak!
*Sivrisinekler hükmen galip, mevzileri terk ediyorum!

İçlenme/ler..


Bu sabah ismimi duyduğumda heyecanlandım, ürktüm bir an. 
Sen sandım, olamayacağını bile bile...

...

En kötüsü de yitirildiğinde elde olanı, hep güzellikle hatırlamak... 
İstem dışı... 
Unutmak kırgınlıkları...

...

İsmimi söylediğinde, sesini duymayı özledim...

Kızdığında yüzünün aldığı şekli (bile) özledim...
(Zaten gülerken düşleyemiyorum seni, yoksa çok gülmez miydin?.. 
Hep sinirli, kızgın mıydın bir şeylere/birilerine...)

Sen! dediğinde susmayı....

yoruma kapalı...

Beraât Kandili..


Esselamü aleyküm ve Rahmetullah..

Mübarek Şaban-ı Şerif'in bugün 15. gecesi ve Cenabı Hak bu gecede Benî Kelb kabilesi koyunlarının sayısı kadar kimseyi cehennemden âzâd eder. Fakat bu gece Allah; müşriklerin, kincilerin, akrabalarıyla münasebeti kesenlerin, hayat ve ihtişamlarına mağrur olanların, ana ve babalarına isyan edenlerin, içki düşkünlerinin yüzlerine bakmaz. 

Bu gecenin beş özelliği vardır:
1) Bu gecede önemli işlerin seçimi ve ayırımı yapılır.
2) Bu geceyi ibadetle geçirenlere yardımcı olması amacıyla Allah tarafından melekler gönderilir.
3) Bu gece bağışlanma ve af gecesidir.
4) Bu gecede yapılan ibadetlerin fazileti çok büyüktür.
5) Bu gecede Peygamberimize şefaat yetkisinin tamamı verilmiştir. Bu yetkinin üçte biri Şaban'ın onüçüncü  günü, üçte biri Şaban'ın ondördüncü günü, geri kalan üçte biri de Şaban'ın onbeşinci günü verilmiştir.
  
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) buyuruyor:

"Her kim bu gece yüz rekat namaz kılarsa yüce Allah ona yüz melek gönderir. Otuzu ona cenneti müjdeler, otuzu ona cehennem azabından teminat verir. Otuzu da ondan dünya afetlerini savarlar, On'u da ondan şeytanın tuzaklarını hilelerini savarlar."
  
Ramazan ayının müjdecisi olan bu gecede, inananların kulluk bilinci ve hesap verme şuuruyla suç ve yanlışlardan kaçınmaları, günahlardan arınmaları ve Yüce Yaratıcı'nın sonsuz rahmet ve merhametine iltica etmeleri gerekmektedir.
"Apaçık kitaba yemin olsun ki, Biz Kur'an-ı mübarek bir gecede indirdik. Biz, gerçekten uyarıcıyız. O mübarek gecede, her hikmetli iş katımızdan bir emirle ayırt edilir..."(Duhan, 44/1-4) 

Berat Kandili olan bu mübarek geceyi nasıl ihya edeceğiz?
1-Yatsı ve Sabah namazlarını mutlak surette cemaatle kılmalıyız ki, geceyi sabaha kadar ibadet etmiş olalım.

2- Geceyi oruçlu olarak karşılayalım ve ertesi günü de oruç tutalım.

3- Bir günlük kaza namazı kılalım 

4- Berâat gecesinde 100 rek’atlı Hayır Namazı vardır ki, kılan kimse o sene ölürse, şehitlik mertebesine nâil olur.

Hayır Namazı Niyet;

“Yâ Rabbî, niyet ettim senin rızâ-i şerîfin için namaza. Beni afv-ı ilâhîne, feyz-i ilâhîne mazhar eyle. Kasvet-i kalbden, dünya ve âhiret sıkıntılarından halâs eyleyip süedâ defterine kaydeyle, Allâhü Ekber’

Kılınışı;Her rek’atte Fâtiha-i şerîfeden sonra 10 İhlâs-ı şerîf okunur, İki rek’atte bir selâm verilerek 100 rek’atte tamamlanır.(Her rek’atte 100 İhlâs-ı şerîf okumak sûretiyle 10 rek’at olarak da kılınabilir.)

Ardından da bol bol dua ve istiğfara yer vermeliyiz... Birbirimiz için yaptığımız dualar günahsız ağızlar olarak Rab katına çıkacak. Birbirimize ve varlığından haberdar olmadığımız din kardeşlerimize dua edelim... Rabbimizin dualara icabet buyurduğu bu feyizli, bereketli geceyi boş çevirmeyelim :) Heybemize birkaç dua/ibadet atmayı ihmal etmeyelim... Rabbim hayırlı dualarınızı kabul buyursun,  Beraâtini alanlardan olmamız duasıyla ..

 

Hayırlı Kandiller...

Geri Dönüşüm Duası...

Esselamü Aleyküm..
 
Dün Umre'den dönen bir arkadaşımızı ziyarete gittik... O'nu çok özlemiştim ve oraların selamını, feyzini, kokusunu, bereketini... getireceği içinde çok heyecanlıydım akşama kadar..

Gördüğüm ilk andan itibaren ağlamaklıydım... Giderken selam yollamıştım onunla Rasülullah(s.a.v.)'e.. İletmiş selamımı Allah razı olsun. Bizlere de selam ve dualarını getirmiş...

Herkesçe bilinen facebookta birkaç ay önce bir fotoğraf yayınlamıştım (Kabe'i muazzama) arkadaşlarımı da etiketlemiştim, gitmekte nasib olsun dualarıyla.. Umre'ye giden arkadaşım da vardı onların içinde. Fotoğrafı gördüğünde hem sevinmiş hemde kendini layık bulmadığı için kederlenmiş ve içini hüzün kaplamış... Ama eğer ki kul istemeyi biliyorsa, Yüce Mevla'nın icabet etmeyeceği dua yoktur! Kısmet oldu gördü işte o mübarek beldeleri, aldı oraların mis kokusunu, çekti ciğerlerine o manevi havayı... Gönlü temizlendi o havayla, ruhu feraha ulaştı, güzellikiler kapladı o kırılgan/hassas kalbini... Temiz ve pak olarak döndü... O'nu fotoğrafta Kabe'nin kapısının olduğu yere etiketlemişim, oda oraya vardığında aklına ben gelmişim ve şu duayı etmiş benim için; 

"Rabbim o kulun buraya gelmem için duasında/fotoğrafında bana tam burada yer ayırmıştı, Bende tam burada/bu kutsal mekanda onun ismini anıyorum... Bana nasib ettiğin gibi O'na da nasib et..."

Duyduğumda hüngür hüngür ağladım.. :( Allah'ım bu acizin ismini andırdığın gibi görmeyi de nasib et... 

Arkadaşım diyor ki oraya gittiğinizde aile(kendisi çok düşkündür), eş, iş... hiçbirşey aklınıza gelmiyor.. Mahşeri bir kalabalık ve dingin bir kalp esintisi... Bizler dua listesi yapıp göndermiştik, hepimizin ismini anmış o mekanlarda :) Allah razı olsun.. O kadar sevindim ve mutlu oldum ki... Rabbim inşâAllah bizlere de nasib eder.. 

İsmimi o kutsal beldede hatıra getiren ve andıran Allah'a hamdolsun...

Herşey için para ayırıyoruz da o kutsal beldeleri ziyaret için ayıramıyoruz, öyle kampanyalar var ki normal bir tatil fiyatına bu kutsal vazifeyi yerine getirebiliyorsunuz.. Bir yıl da tatile gitmek yerine bu ibadeti yapsak güzel olmazmı?...

  


Derdi Bal olanın, Sabrı Dağ Olmalı!...

Değilmi ki Derdimiz Bal! Var Ya Rab! var... Dağ gibi sabrımız da var elhamdülillah..

"Bütün insanlar içinde haccı ilan et ki, gerek yaya olarak ve gerek uzak yoldan gelen incelmiş develer üzerinde sana gelsinler." (Hac:27)

"Gücü yetenlerin, Beytullah'ı ziyaret etmeleri, Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır." (Âli-İmrân: 3/97)

Yansımalar..


  Hayat bazen düşlediğimiz planlar doğrultusunda değil de, kendi çizdiği yolda ilerler...
Ve bu can yakar...

Bazen yapmamız gereken görevleri yapabilecekken yapmayız... O an canımız istemez yada başka türlü de o olayın hallolacağını, o kadar çabaya gerek olmadığını falan düşler kendimizi ikna ederiz...

...

Ama zaman geçer ve bakarız ki herşey sarpa sarmış, hiçbirşey hallolmamış ve pişmanlık/keşke söylemleri kafamızın içinde çoktan yol almaya başlamıştır...

O zaman yapılacak tek şey "Zararın neresinden dönersen Kâr'dır..."politikasıyla kendimizi motive edip, doğru yolda emin adımlarla ilerlemektir...


Olmasa Olmaz mı :)

 Esselamü aleyküm...

Allah'ın rahmet ve bereketi sizlerin ve cümle mü'minlerin üzerine olsun..

İçerisinde bulunduğumuz mübarek üç aylardan ilki olan Recep-i Şerif'in bugün son günü ve yarından itibaren Şaban ayı'na iştirak edeceğiz. Rabbim hakkımızda mübarek kılsın.. Recep ayını çok bereketli geçirmeye çalıştık kandil, ibadet ve oruçlarımızla.. Rabbim kabul etsin. Şaban-ı Şerif'e de bir o kadar ehemmiyet verip bereketli geçiririz inşâAllah. Yine özellikle oruçlarımıza devam etmek lazım... Bu mübarek ayla ilgili sahabe efendilerimizden birkaç hadis aktarmak istiyorum;


Peygamber'imiz (s.a.v.) buyuruyor ki:
"Şaban Ayı girince, nefsinizi temizleyiniz ve bu ay boyunca niyetlerinizi iyi ediniz.

Hz. Ayşe buyuruyor ki;
"Peygamber'imiz bize "hiç bozmayacak" dedirtecek kadar oruç tutar ve "Artik oruç tutmaz" detirtecek kadar yerdi. En çok Şaban Ayi içinde oruç tutardı.

Usame Ibni Zeyd buyuruyor ki:
"Peygamber 'imize "Yâ Rasülallah , seni Şaban Ayı kadar hiç bir ayda oruçlu görmüyorum" dedim. Bana şöyle cevap buyurdu;
"Şaban, Receb Ayi ile Ramazan Ayi arasinda ihmal edilen bir aydir. Bu ay içinde ameller Allah katina çıkarılır. Bende amelim Allah Katına çıkarken, oruçlu olmak istiyorum."

Hz. Ayşe buyurur ki;
"Peygamber 'imizin Ramazandan başka hiç bir ayı sonuna kadar oruçlu geçirdiğini görmüş değilim. Şaban ayindan fazla içinde oruç tuttuğu bir ay da görmedim

Allahın Rahmeti onların üzerine olsun..

Bu ayda tutulan oruçlar farz veya vacip değildir, Rasülullah(s.a.v)'in sünnetidir. İstifademize inşâAllah..

Sıcak ve rehavetten dolayı bunalmış ve bitkin olduğum şu günlerde Rabbime yaklaşmak tek umudum... Dünya adına istediğimiz şeyler bazen yolunda gitmeyebiliyor... İstek ve arzularımız(hiç bitmeyen) gerçekleşmediğinde kendimizi hayattan bıkmış, hiçbirşeyden zevk almayan, mutsuz insanlar olarak addederiz.... Lâkin değilmi ki bu dünya imtihan yeri, zahmet yeri, o zaman Ukba hayatımızı güzelleştirmek adına Rabbimize döneceğiz ve Herşeyin karşılığını ondan bekleyerek, katından gelen şeyleri sabır ve şükürle karşılayacağız...

Dua ile dostlar, Huzurla...


Recep Ayında kılınması gereken Namaz

Mübarek 3 aylardan ilki olan Receb-i Şerif'in son günlerini geçirmekteyiz. Bugün hicri 25 Recep. 
Bu ayda kılınması gereken namazdan bahsedeceğim biraz.Recep ayı içerisinde kılınan Hâcet namazı. Bu namaz aslında 30 rekat, ancak ilk 20 rekatinin süresini geçirdik. Namazın 3 ayrı zaman dilimleri içerisinde kılınması gerekiyor, Recep'in 1 ile 10'u, 10 ile 20'si ve 20 ile 30'u arasında sadece birer defa kılınacak 10’ar rekat Hâcet namazı. Namazların kılınış şekilleri aynı olup sadece namaz sonu yapılan dualar farklı.

Bu namazlar, akşamdan sonra da, yatsıdan sonra da kılınabilir. Fakat, cuma ve pazartesi gecelerinde ve bilhassa teheccüd vaktinde kılınması efdaldir.
Bu namaz, mü’min ile münâfığı ayırır. Bu 30 rekat namazı kılanlar, hidâyete ererler. Münâfıklar bu namazı kılamazlar. Bu namazı kılanın kalbi ölmez. Bu 30 rekat namaz Rasûlullah Efendimiz’in (s.a.v.) berberi, Selmân-ı Pâk (r.a.) tarafından rivâyet edilmiştir.

Kılınış şekli: Hâcet namazına şu niyetle başlanır: “Yâ Rabbî, beni, teşrifleriyle dünyâyı nûra gark ettiğin Efendimiz hürmetine, sevgili ayın Recebi şerîf hürmetine, feyz-i ilâhine, afv-ı ilâhine, rızâ-i ilâhine nâil eyle. Âbid, zâhid kulların arasına kaydeyle. Dünya ve âhiret sıkıntılarından halâs eyle. Rızâ-i şerîfin için, Allâhü Ekber.
Her rek’atte 1 Fâtiha, 3 Kul yâ eyyühe’l-kâfirûn, 3 İhlâs-ı şerif okuyup, 2 rek’atte bir selâm verilir. Böylece 10 rek’at tamamlanır.

Üçüncü on gün içinde, yani Receb’in 21’i ile 30’u arasında kılınan 10 rek’atten sonra da 11 kere “Allâhümme lâ mânia limâ a’tayte, velâ mu’tiye limâ mena’te, velâ raadde limâ kadayte, velâ mübeddile limâ hakemte, velâ yenfeu ze’l-ceddi minke’l-ceddü. Sübhâne rabbiye’l-aliyyi’l-a’le’l-vehhâb. Sübhâne rabbiye’l-aliyyi’l-a’le’l-vehhâb. Sübhâne rabbiye’l-aliyyi’l-a’le’l-kerîmi’l-vehhâb. Yâ vehhâbü yâ vehhâbü yâ vehhâb” okuyup duâ edilir.

Duanın arapçası;

اَللَّهُمَّ لاَ مَانِعَ لِمَا اَعْطَيْتَ وَلاَ مُعْطِيَ لِمَا مَنَعْتَ وَلاَ رَادَّ لِمَا قَضَيْتَ وَلاَ مُبَدِّلَ لِمَا حَكَمْتَ وَلاَ يَنْفَعُ ذَا الْجَدِّ مِنْكَ الْجَدُّ سُبْحَانَ رَبِّىَ الْعَلِىِّ اْلاَعْلَى الوَهَّابِ سُبْحَانَ رَبِّىَ الْعَلِىِّ اْلاَعْلَى 
الوَهَّابِ سُبْحَانَ رَبِّىَ الْعَلِىِّ اْلاَعْلَى الْكَرِيمِ الوَهَّابِ يَا وَهَّابُ يَا وَهَّابُ يَا وَهَّابُ

Rabbim hakkıyla kılan ve namazı kabul olunanlardan eylesin...

Niye Ben diyenlere..

 Brenda yamaç tırmanışı yapmak isteyen genç bir kadındı. 
Bir gün cesaretini toplayarak bir grup tırmanışına katıldı. 
Tırmanacakları yere vardıklarında, neredeyse duvar gibi dik, büyük ve kayalık bir yamaç çıktı karsılarına. 
Tüm korkularına rağmen, Brenda azimliydi. 
Emniyet kemerini taktı, ipi yakaladı ve kayanın dik yüzüne tırmanmaya başladı. 
Bir süre tırmandıktan sonra, nefeslenebileceği bir oyuk buldu...

 
Orada asılı dururken, gruptan yukarıda ipi tutan kişi dalgınlığa düşerek ipi gevşetiverdi. 
Aniden boşalan ip, hızla Brenda'nın gözüne çarparak lensinin düşmesine neden oldu. 
Lens çok küçüktü ve bulunması neredeyse imkansızdı. 
Lens yamacın ortasında bir yerlerde kalmıştı ve Brenda artık bulanık görüyordu.
 
Ümitsizlik içinde Brenda, lensini bulması için Allah'a dua edebilirdi yalnızca... 
Ve içten içe düşünüp dua etmeye başladı. "Allah'ım! Sen bu anda buradaki tüm dağları görürsün. 
Bu dağlar üzerindeki her bir taşı ve yaprağı bildiğin gibi, benim lensimin yerini de biliyorsun.
Onu bulmama yardım et." 

Patikalardan yürüyerek aşağı indiler. 
Aşağı indiklerinde, tırmanmak üzere oraya doğru gelen yeni bir grup gördüler. 
İçlerinden biri "Aranızda lens kaybeden var mı?" diye bağırdı.

 
Brenda'nın sonrada öğrendiğine göre lensini bir karınca taşıyormuş ve hareket ettikçe parlayan lens kızların dikkatini çekmişti...


Eve döndüklerinde Brenda lensini nasıl bulduklarını babasına anlattı. 
Karikatürcü olan babası da ağzıyla lens taşıyan bir karınca resmi çizerek, karıncanın üzerindeki baloncuğa şunları yazdı:
 "
Allah'ım! Bu nesneyi neden taşıdığımı bilemiyorum. Bunu yiyemem ve neredeyse taşıyamayacağım kadar ağır. Ama istediğin sadece bunu taşımamsa, senin için taşıyacağım..."
 
"Bu yükü niye taşıyorum" demeyin, vardır bir hikmeti, ki Rabbim size yüklemiş. :)

Vakt-i Cuma


Rabb'im! Celâl-i vechine layık şekilde bütün hamdler Sana ve lütufta bulunduğun her türlü nimetlerden dolayı şükür de yine Sana'dır.

Sen'den benim ve kadın-erkek kardeşlerimin, arkadaşlarımın üzerimize zâhir-bâtın nimetlerini sağanak sağanak yağdırmanı dileniyorum.

Alah'ım! Bizlere, her türlü endişe ve tasa karşısında ferec ve mahreç yollarını göster.. (sürekli kötülüğü emredip duran) nefislerimizin dar kafeslerinden ve hevalarımızın ağından bizi halas eyle.. 

Biz aciz kullarını, bize düşmanlık besleyip duran kimselerin tuzak ve komplolarından muhafaza buyur. 

Esselamü aleyküm...Hayırlı cumalar...


Bu yazı şuradan alınmıştır.